Gönlümün dağlarında,yankılanırken hep feryadım.
Umutların dağlarını her gün delen sanki Ferhat'ım.
Kırdığım taşları,aşıkların mezarlığına hiç atmadım.
Yollarımda sürünen şu garip gölgeme,basmadım.
Serin oyukların gölgesi,rüzgarlarıma sığınak oldu.
Gün ağarırken saçlarında.
Zaman kokar her yolunda.
Adımlardaki gölgende çile.
Durmaz,yolun bittiği yerde.
Gezdiğin toprak mı gizler.
Çocuktum...
Gazete kağıdından yaptığım,
uçurtmaları uçururken,
rüzgarlı havalarda,
çok mutluydum.
Buzlarda sallandıkça soğuk akşamın rüzgarları.
Gönül hanelerinden tüter,nice gariplerin feryadı.
Uğultulu gölgelerle yuvarlanır,üşüyen her sefası.
Hayallerimin közüne ağlar,her çilenin ilk sancısı.
Savrulan dumanların boyadığı,karanlık duvarlar.
Sazın tellerine kondum,gönül kafesinde.
Çalarken kanadımı kırdım,her seferinde.
Öttüm sabahlara kadar,kuşların sesinde.
Yaban ellerinde hasretle,göçtü bu gönül.
Susadım geçerken dereler coşkusunda.
Şu garip dünyamın çaldığım her kapısında,
Ömür boyunca uluyan,köpeklerini duydum.
Geçen yıllarımı yasladığım,çatlak duvarında,
Zamanla solan hayalin gölgesinde uyudum.
Ektiğim tohumların,başaklarında savruldum.
Benim güzel,tatlı kuşum.
Ben seni çok seviyorum.
Sen de beni seviyorsan.
Ellerimi tutsana...
Benim güzel,tatlı kuşum.
Bir avuç tuzla eritemezsin ki karlı dağın buzunu,
El açıp dualarda yanmadıkça son pişmanlıklar.
Duanda aşkla pişirdiğin,sevgi tadındaki tuzunu,
Tatmayınca nasıl bilecek,diline tasma takanlar.
Mezarda açan şu renkli gülleri kim koklayacak,
Son bakışta uğurlanırken,yalan dünyanın gerçeği.
Hangi tarafta olduğuna bak,seyrederken gidenleri.
Doğarken ağlamak,her canlıda hayatın kendisidir.
Ölümden önceki son tebessüm,kişinin tek servetidir.
Ne kadar şendi,çocukluğumda ki geçen yıllar.
Yapraklarını dökmüyordu,sallandığım ağaçlar.
Terli avuçlarımda doğan hasretimdi sabahlar.
Masum bir oyundu inan,saklandığım akşamlar
Yıllarca,yılları kovaladım,koştuğum yollarımda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!