Kadınlar
gökyüzünü ikiye böler yürürken,
bir yarısı yağmur olur,
bir yarısı yangın.
Sarhoş bir cümlede unuttuğun sözcükte,
hatırladıkça için acır.
Kadınlar
bir sokak lambası gibi yanar
karanlık caddelerin ucunda.
Sevgiyi doğururlar
adlarını hep son mektuba saklarlar.
Ve sen,
onların içinden geçemezsin öylece,
çünkü her kadın,
nehir gibi taşır içindeki adamı,
ya boğar ya kurtarır…
Ama hep sevdayla akar.
Kadının elleri
çocuğunun alnına düşen serinliktir,
bir adamın en kırık yerine merhem.
Ve çoğu zaman,
Kadının ellerinden öğrenilir
hayat;
nasıl tutulacağını.
Kadınlar...
Hayatın ortasında açan,
yaban gülleri gibidir…
Bakarsın,
güzeldirler,
Dokunursun,
kanarsın.
Kadınlar,
şiirin gizli öznesidir,
adı anılmaz,
ama hep onlar yazdırır
en güzel dizeleri,
bir bakışıyla...
Kadınlar...
Sigara dumanı gibi sarar geceni,
içine çekersin,
yakarsın kendini fark etmeden.
Aşktır diyemezsin,
ama eksilirsin yokluklarında,
tam olamazsın.
Kadın gider mesela,
arkasında rüzgâr bırakır,
kaldırım taşları susar,
şehir boğazına kadar özlemle dolar.
Ve sen...
En çok o suskunluğa takılırsın.
Ah be çocuk
sen daha hiç,
bir kadının
küstüğünü görmedin...
Görseydin,
kendi sesinden korkardın
Ve kadınlar,
sevdi mi...
Vatanı sever gibi sever…
Sarılırlar erkeğine,
çocuğunu sarar gibi...
Ağlarken bile;
avuçlarında umut taşır…
Kadınlar
bir tramvay sesi gibi geçer içinden
gidişiyle başlar gecenin en uzun saati,
sen,
cebindeki sigaraya değil
bir zamanlar avucunu ısıtan ele uzanırsın.
Kadınlar...
Yağmurlu bir kasım akşamı
ansızın iner hayatına,
sırılsıklam olursun…
Aşk bu sanırsın.
Sonra bir sabah
ayrılık gibi doğar pencerene
ve sen,
yeniden sigaraya başlarsın.
Ve kadınlar
sabah kahvaltısında oturur karşına
elinde çay,
gözlerinde düş…
Sen konuşmazsın,
onlar da susar,
ama masadaki zeytin tanesi kadar,
çok şey söylenmiştir.
Kadınlar...
Bir düşün içinden geçerken
poşet taşırlar,
birinin içinde mutluluk,
birinin içinde ağrı kesici,
ve hepsi
hayatın orta yerine dağılmış kelimeler gibi.
Sen sanırsın ki aşk
büyük bir şeydir.
Oysa kadın,
bir düğmesini iliklemiyorsa
o gün hava çoktan soğumuştur.
Ve kadınlar,
bir sözcüğü çok sever:
“tamam.”
Çünkü içinde
hiçbir şey kalmamıştır.
Kadınlar,
göğe bakmayı unutan adamlar için
birer pencereydi belki.
Biz camları hep buğulu sevdik.
Ve hep içeriden baktık
küskünmüşüz gibi.
Kadınlar,
Şiirin en sessiz yeridir bazen.
Okunmaz,
ama orada durdukları için
her şey biraz daha anlamlı olur.
Bir kadın geçti yanımdan şimdi.
Elinde pazardan alınmış bir akşam...
Üstünde kırmızı bir ceket...
yüzünde başka biri.
Gülmedi bana.
Ben de kendime gülmedim.
Öylece yürüyoruz işte...
Birbirimizin farkında olmayan,
İki farklı mevsim gibi.
Kayıt Tarihi : 20.6.2025 15:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!