Karayel ile Sohbet — İçsel Yolculuk
Kadın durdu bir an,
Ayın soğuk ve berrak ışığı altında,
Kendine döndü,
Ve o esen karayele seslendi:
“Ey kutsal rüzgar,
Seninle yürürken hissediyorum içimde bir fırtınayı,
Kimi zaman özgürlük, kimi zaman dahşetin sessizliği.
Nereden gelir bu rüzgar?
Hangi sırları fısıldarsın dağların kuytularından?”
Karayel hafifçe uğulduyarak yanıt verdi:
“Ben, dağların nefesiyim,
Kadim sırların taşıyıcısıyım.
Kurak toprakların saklı hikayelerini getiririm sana.
Senin içindeki o fırtına, benimle aynı kökten akar;
Özgürlük ile teslimiyetin dansıdır o.
Sen içindeki o boşluğa, o sonsuzluğa bak;
Ben de dışarıdaki uçsuz bucaksız gökyüzünde varım.
Biriz aslında, sen ve ben.”
Kadın kapadı gözlerini,
Rüzgarın fısıltısı içinden yankılandı:
“Peki ya ay?
O nasıl ışık tutar karanlığıma?
O benim içimdeki geceye, kederime, özleme nasıl hükmeder?”
Ay, uzaklardan sessizce seslendi:
“Ben, gecenin kalbinde bir kandilim,
Senin ruhunun aynasıyım.
Işığım, karanlıkla doğar,
Gölge olmadan var olamam.
Senin içindeki hüzün, benim aydınlığıma eşlik eder.
Birlikte tamamlanırız;
Sen karanlıkla yüzleşmeden,
Ben gerçek ışığımı gösteremem.”
Kadın açtı gözlerini,
Ve anladı ki,
Kendi içindeki rüzgar, kendi içindeki ay ve karanlık,
Bir arada var olmalıydı.
Onları kucaklamak,
Özgürlüğün ve teslimiyetin kapılarını açmaktı.
Karayel yine esmeye başladı,
Kadın yürümeye devam etti,
Ay gökyüzünde yavaşça yükselirken...
İçindeki fırtına sakinleşti,
Ve yol, ruhunun derinliklerine indi.
Kayıt Tarihi : 29.7.2025 20:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!