Yürüyordu!
Ayakları çıplak,
Yüreğinde iz bırakmış bir keder
Ve tutamayıp kendini ağlayarak
Yürüyordu kız,çillerinden utanarak...
Yalnızdı,
Yalnızlık belki de kaderinde vardı
Ama baksaydı başını kaldırıp gece karanlığında gökyüzüne
Yalnız olmadığını,
Yıldızların hayatı boyunca hep yanında olduğunu anlardı
Ama bakmadı,ağladı.
Herkes onu sessiz sanıyordu
Oysa o sadece konuşmuyordu.
Fakat içini deşen,
Kalbini sağır eden bir çığlık duruyordu içinde,
En derininde,boğuluyordu...
Diline yansımayan bir ezgi var kulağında.
Hatırladığı son şey
Yudumladığı kan kırmızı şarap
İsa yine çok gergin
Gevşetmiyor mesihi şarap...
Sersemleten bir gerçek duruyor
Gözbebeklerinin ortasında.
Dili yanmış içtiği sütten
Yoğurda küsmüş bekareti ezelden...
Çillerine küsmüş hiç sebebsiz
Sigaraya sarıldı dudakları
Dumanı gözünü ıslattı,
Aniden vajinası kanadı
Korku gözlerinden fırladı.
Sebebsiz yangınlarda
Gereksiz yere yanmış çok kalpler tanıdım
Bildikleri yanıldıklarından az
Ve azla yetinmeyen çok insanlar da tanıdım...
Ateşi kor olmuş yangınlarda
Gözleri görmeyen bir hırsız
Neyini çalabilir?
Yoktan varedilmiş yalnızlıkların...
Çillerinden nefret ediyordu kız.
Rüzgarı hissetti göğüs uçlarında
Aniden bir yağmur başladı mat ve sıradan
Saçları sırılsıklam,
Avuçlarında kabul olmamış dualarının izleri,
Yürüdü kız gözyaşlarına karışarak yağmur taneleri,
Yürüdü,
Sıkarak geceye şarjöründeki son mermiyi...
En büyük ihanet intikamdır
Çünkü geriye kalan yalnızca pişmanlıktır...
Hiçbir ihanet intikamla soğutulmuyor
Çünkü hiçbir intikamla zafer kazanılmıyor.
Kan,kırmızının en koyu tonunda şimdi
Geceye doğru akıyor.....
Kayıt Tarihi : 13.7.2009 13:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!