Bir ağaç kabuğuna yaslandım,
boşluk derinleşti, kimsesizdi;
içinde suskun bir mağara
senin sesini arıyordu.
Rüzgâr geçti üstümüzden,
kuşların kemiklerini sürükleyerek
her çatlakta senin adını gördüm
unutulmuş bir harf gibi,
kaybolmuş bir alfabeden.
Sevdanın yağmuru eğildi,
bekleyişin gölgelerle karıştı;
sustum,
yıldızlar fısıldadı yerine.
Kabuğun içinde oyalanıyordu zaman,
ne başlıyor ne bitiyordu tam;
kalbim titredi usulca,
göğün çatısı ürperdi parmağımda.
Bir dua değil,
karanlıkta yankılanan bir nefes kaldı,
gizini saklayan bir kıvılcım gibi
dudağımın eşiğinde durdu.
Her nefes sana dönüyordu,
usul usul,
fısıltımda bir sır hâlâ burada.
Tüm evren şahitti:
iki insan bir ağacın gövdesinde
kendi yalnızlığını büyütüyordu.
Ve saklanamazdı ki
senin gözlerin
bütün evreni ele veriyordu.
Bir yaprak düştü sessizce,
göğe veda eden bir yıldız gibi,
ve ben,
senin suskunluğunda
her şeyi gördüm.
Kayıt Tarihi : 5.9.2025 19:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!