Kabir Taşı Şiiri - Garib Garib

Garib Garib
49

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kabir Taşı

Sana bir gövde borcum var, ey toprak çatma kaşı…
Musallada boş değil tabut, içinde bekler naaşı…
Şu gözlerde birikenler , sadece üç günlük gözyaşı…
İki kelimeyle sen anlat beni, ey dikilen kabir taşı…

Sorma, ölüm denen dehşeti çok fena buldum…
Her zerrem dilimlenirken , hareketsiz öylece durdum…
Nice bağırıp çığırdım, feryadımı yalnız kendim duydum…
Sıkışmışım yaşamla ölüm arsında
ben sadece buydum…kabir taşı…

Az evvel çıktım, bir soğuk teneşire bıraktım, kiri pası…
Soyarken beni benden, almadılar içeri matem, yası…
Sordum, burdan nice geçmiş ağa paşa’sı…
Nice bu telaş, meğer dünyadan ayrılma kargaşası…kabir taşı..

Ey dost, bu diyardan göçerken şu turab altı ilk durağım…
Belki duymazsın beni, artık burdan konuşacağım…
İncitme atasın üstüme varsa küreğinde bir atımlık toprağım…
Bilinmez bir titreme, şu tenmi yoksa benmi korkağım…kabir taşı…

Koymadılar bende aldılar, en kıymetliydi şu canım…
Ne kadar tuttuysam olmadı, damardan çekilip gitti kanım…
Hiç vaki olmamıştı, şu kara toprağa şimdi verdim yanım..
Bir aleme düştü bu yol, ben ne yokum, nede varım…kabir taşı…

İçim sanki bomboş, başımda sızlanan bir kalabalık…
Aczim ve fakrım aşmış had sınırını elde kalan pişmanlık…
Bu eve yeni taşındım, toprak soğuk hem karanlık…
Şuracıkta terk edip gidecek gibi duruyor , dost ahbaplık…kabir taşı…

Şu dünya dilenciliğinden artık el çektim, hem ne mutlu…
Lakin gözlerim kapalı, herşey gerçek hayel arası puslu…
Bir mahkeme sesi geliyor ilerden, sessiz ve zorunlu…
Hislerim korku hükmüne girmiş, sanki benim suçlu…kabir taşı…

Gök gürültüsünden gelen bir ses,
sen kimsin ey adem…
Veresin tek tek, hesap vakti geldi madem…
Kaçış ha keza, burda sırra basamassın kadem…
Daralan toprak duvarlar, meğer geçip gitmiş çoktan vadem…kabir taşı…

Şu çukura dolan çürüklük, sanki etten ayrılıyor kemik..
Ve toprak arasından açılan iki gedik…
Bir yanım gülüstan , bir yanım ateşe bitişik…
Eksiliyorum lokma ,lokma, sanki içim delik deşik…kabir taşı…

Alırlarken beni benden nice sundum mazeret..
Çok durmadı ayrılıp gitti, yüzümdeki meymenet…
Aldılar elimden mülkü, yerine verdiler kuru sefalet…
Benden geriye kalan yalnızlığım, birde şu iskelet…kabir taşı…

Bir bilsem şu parçalanıp dağılan halim
ne ola…
Eyledi güç kuvvet terk, muhtacım uzanacak bir kola…
Bilmiyorum ayaksız bedensiz nasıl gidilir
bu yola…
Nediyor şu ses, yol uzun bu çukurda verdiğin ilk mola…kabir taşı…

Yer yer , her yanımda kol gezen şu kasvet…
Karanlığın ufkunda görünen, bilinmez bir akıbet…
İzbe içinde izbedeyim, herşeyin hali,
bir garabet…
Her lahza bu içten içe yok oluş nasıl bir musibet… kabir taşı…

Ve sûrdan çıkan nefes, Ey insan yattığın yerden kalk…
Toprak dışarı aterken beni, cesaretim oldu korkak…
Meğer “O” nun huzuruymuş, malum son durak…
Bütün başlar öne düşmüş, kaç zamandır bekliyoruz çırıl çıplak…kabir taşı….

Garib Garib
Kayıt Tarihi : 16.7.2025 14:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yolcuq
    Yolcuq

    Agzına sağlık kurban Manşeallah sana Manşeallah

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)