Salim Tokaça türkü
*
Azak denizi gibi dalgalanır
Kokusu kekik keki Tatar kızı
Gönül gözünde tüter duygulanır
Gözleri çekik, çekik Tatar kızı
Yanık türküler düşer dudağından
Gül kokuları yükselir bağrından
Vazgeçemezsin, geçsen uzağından
Gamzesi çökük, çökük Tatar kızı
Akmescit gibi desenler döşenmiş
İpekten gömlek giyinip kuşanmış
Çağları aşıp bir destan yaşanmış
Saçları dökük, dökük Tatar kızı
Ey Dermani can bedende haklanır
Cefa yüklenen aşkında aklanır
Sağlam yiğidin gönlünde saklanır
Perçemi bükük, bükük Tatar kızı
*
Dağların doruğunda açılınca
Yiğidi kendine kıl Türkmen kızı
Kokuların gönlüne saçılınca
Aşkını gör sen asıl Türkmen kızı.
İflahı olmaz gönül yarasından
Vazgeçemez kaşların karasından
Kaybolurmuş dağların arasından
Ne gün batarmış kızıl Türkmen kızı
Benzetir seni hazan güllerine
Selam söyletir saba yellerine
Mızrabı vurur sazın tellerine
Okunur fasıl, fasıl Türkmen kızı
Dermani kurban senin yollarına
Hasret kalmış saracak kollarına
Bülbül olmuş da konar dallarına
Muhabbetinle katıl Türkmen kızı.
*
Yanağına düşmüş ateşten bir kor
Sedire oturmuş örgü örüyor,
Gülleri donatmış içinde dekor
Saçını savurur nazlı gelinim
Menevşeler açmış bahçede mor, mor
Yastığını koymuş sedire konfor
Yakıyor sevdası yalınız çok zor
İçimi kavurur nazlı gelinim.
Nazlıyı beklerim bahar yaz gibi
Saçını okşarım cura saz gibi
Gözlerini saklar biraz naz gibi
Yüzünden okunur nazlı gelinim
*
Çıktım denek dağına
Taşları seke, seke
Geldim suyun başına
Yalnız ah çeke, çeke.
Denek dağı görünür
Güller yaprak düşürür
Yarim yaprak süpürür
Yere diz çöke, çöke
Denek dağı esiyor
Adımları kesiyor
Sevdiğim kız susuyor
Göz yaşı döke, döke
Denek dağa kar düşmüş
İçimden bir dert deşmiş
Sevdiğim bana küsmüş
Gül Boynu büke, büke.
*
Bir derdimiz var kime söylesek
Binin atlara şaha gidelim
Dile geleni çare eylesek
Binin atlara şaha gidelim.
Adam dediğin olmalı koçak
Halkın içine sokmasın nifak
Bizim şahımız diyerek varsak
Binin atlara şaha gidelim.
Toplansın herkes ustası çırak
Gezmesin gayri boşboğaz aylak
Bizim içinde doğacak şafak
Binin atlara şaha gidelim.
Diz çökmeye hep huzura dursak
Sözü dizelim olmasın kaypak
Nasip de varsa bir karış toprak
Binin atlara şaha gidelim
Dermani oldun millete ulak
Derdi dinlersin açarsın kulak
Toprak istersin verimli sulak
Binin atlara şaha gidelim
*
Pembe gülüm pencerede görülmüş
İpek gibi saçı belik örülmüş
Omuzuna ince bir şal serilmiş
Acep görse aşağıya iner mi.
Poyraz olup saçlarına değmedim
Hazan yeli gibi boynun eğmedim
Güneş gibi gül yüzünü görmedim
Benim gibi gözlerinde tüter mi.
Limanından kalkar gider gemiler
Kadeh, kadeh mey doldurur sakiler
Bana değer sanki çıkan mermiler
Acep beni bırakıp da gider mi
*
Ağacın iyisi göğe eriyor
Adamın iyisi fayda veriyor
Güzeller güzeli gelip geçiyor
Sevgiyi yeğleyip koşar mı gönül
Ceylan gibi suyun başında bekler
Keklik gibi taşın üstünden seker
Sabah akşam canım güzeli çeker
Yolunu gözleyip coşar mı gönül
Dermani’yim derde benden alınsın
Koşarak gelirim haber salınsın
Bir gecelik olsa yine kalınsın
Güzeli görünce taşar mı gönül
*
Can evimden vuran vurdu neyleyim
Gözlerimden kanlı yaşlar dökerim
Bırakında beni derdim söyleyim
El vurulmaz yerden taşlar sökerim.
Sarılamam artık yarin boynuna
Toprak aldı yari koydu koynuna
Aldırış etmedim dert oyununa
Bu diyardan artık kışlar göçerim.
Mezarına bir kez olsun varayım
Baş ucunda el bağlayıp durayım
Mezar taşına bir kez sarılayım
Son sözüme bende başlar giderim.
Bu illerde durmak ar gelir bize
Yar olmayan yerler dar gelir bize
Ey Dermani nasıl yar gelir bize
*
Seher vakti indim yarin evine
Güzele gül verdim, dedim sevine
Bakındım durdum bir de gözlerine
Elimden tutarak gel dedi bana.
Dizine dizime çekip koydurdu
Ateşli dudaktan buse kondurdu
Alev, alev yanan koru durdurdu
Yüzüme bakarak gül dedi bana.
Sinemin üstünde bir yaram vardır
Senin yokluğunda çekiyor kahır
Elini göğsüne götürdü ağır
Düğmeyi çözerek bul dedi bana
Dermani’yim sırrı kimseye demem
Ölürüm de yine sözüm söylemem
Bu sırrı seninle paylaştık madem
Açacaksın sırrı öl dedi bana.
*
Derdin ağacı kalbine dikilse
Aşkın cefası derinden çekilse
Gözlerinden yaş çağlayıp dökülse
Gönül bıkmadan yarinden ayrılmaz
Bir köle gibi zincire vurulsa
Kurumuş yaprak gibi hep savrulsa
Sevda olmadan tene dert konulsa
Kahır çekmeden yarinden ayrılmaz
Çöllere düşer serap görür gözü
Güzeli arar, yari ister özü
Yarimi verin banadır son sözü
Canı çıkmadan yarinden ayrılmaz
*
Kalbimde dert beliyorum
Sevgi yoksa eliyorum
Allah'ımdan diliyorum
Güzel dilber bana gelsin
İçmeden ben ayyaş olsam
Sürme süren nakkaş olsam
Ben kalbinde sırdaş olsam
Aşkım ile cana gelsin
Gamzesinde bulsam gizem
Saz elimde olsam kerem
Yüreğine kor düşürsem
Ateşimle yana gelsin
*
Güzeller gelmiş dağın ötesinden
Koku saçarmış açık sinesinden
Giren çıkmazmış gönül hanesinden
Salınan gelir çeşmenin başına.
Boyları selvi, bakışları süzer
Saçını çözmüş zülüfleri dizer
Sineye inen gönülleri gezer
Bir dilek koymuş çeşmenin taşına
Yiğitler gelir bakınır ardından
Göz göze gelir dellenir derdinden
Tutmayı ister güzelin elinden
Aldırmaz suya, çeşmenin yaşına.
*
Kurban olurum seni verene ben
Düğmeyi çözüp de karşımda durma
Senden uzakta oldum virane ben
Rüzgarla girip de sırtıma vurma
At kollarını dolansın boynuma
Misafirim ol istersen koynuma
Bakmam vallahi sağıma soluma
Sevmek dilersen bana sual sorma
Bırakma beni sallanan el gibi
Dökülür yaşım boşanır sel gibi
Değersen eğer okşayan yel gibi
Dalından düşen yaprakla savurma
*
Ak ellerine al kına yakışır
Avucuna sarı lira sıkışır
İmrenenler aval, aval bakışır
Böyle bir güzele nazlanırım ben.
Zülfü siyahını dökmüş yüzüne
İpek şalvarını çekmiş dizine
İçim bir hoş olur baksam gözüne
Böyle bir güzele sızlanırım ben.
Gönlümdedir yaram dışa vurdurmam
Kalbime başka bir çadır kurdurmam
Derdim güzel başka derde aldırmam
Böyle bir güzele hazlanırım ben.
*
Kahve gözlüm ben gurbete gidersem
Kına yakarsın avuçlarına sen
Ağlayıp figan ile bir inlesem
Alay takarsın bakışlarına sen.
Kadehe doldur badeyi sen uzat
Esir eyledin beni etme azat
Bırakma sakın olmasın bir tezat
Odun atarsın yakışlarına sen.
Kır çiçeğini taç etme başına
Henüz girmişsin on yedi yaşına
Sürmeyi sürün gözüne kaşına
Gönül koyarsın çıkışlarına sen.
Dermani söyler sözü sen saldırma
Güzel olanı boş yere kaldırma
Eğriler doğru görünür aldırma
Kulağa küpe takışlarına sen
*
Ayrı düştüm senden biraz uzağım
Düşer oldu gül dalından yaprağım
Yağmur düşmez susuz kaldı toprağım
Gurbet eli bizi bizden ayırdı.
Sevdiğimin bahçesi gül çimendi
Üstüm başım kokusuna belendi
Beni görse gül yüzüyle gülendi
Seher vakti bizi bizden ayırdı.
Dost bilmedi yaralandı yüreğim
Boşa çıktı hiç olmadı dileğim
Karşılıksız kaldı sanki emeğim
Hazan yeli bizi bizden ayırdı.
Dermani’yem yalnızlığa alışam
Hasret çekip dönmek için çalışam
Uğursuzluk çökse kime danışam
Gam gecesi bizi bizden ayırdı.
*
Keklik gibi seke, seke gelen kız
Nasıl tutunayım kanadına ben
Goncaları çeke, çeke açan kız
Dalına konayım inadına ben
Sarmaşıklar açmış gülü dolaşık
Gül dalına bülbül konmuş yapışık
Güzel yüzlüm bir küs, bir gün barışık
Nail olam senin maksadına ben.
Bırakıp da gitme beni çöllere
Sende düşersin bir gün yadellere
Mahkum etme beni göz göre, göre
Huzurla varayım muradına ben
*
Yel değsin güzele saçı devirir
Savrulan saçları aşkı getirir
Gülün sevdası bu beni bitirir
El değme yarama el değme tabip.
Yanıma oturmuş anam ağlıyor
Beni güldürmeye sözü eğliyor
Bilinmedik bir dert beni bağlıyor
El değme yarama el değme tabip.
Sevdiğim güzele sözüm olmadı
Yanına varmaya yüzüm bulmadı
Anladım ki daha çilem dolmadı
El değme yarama el değme tabip
*
Figan eyliyor her güne bir ahım
Dolmadı çilem bitmedi günahım
Bir arzum kaldı ey çeşmi siyahım
Eğilip öpem bir ak gerdanını.
Ölsem gam değil artık şad olurum
Anar olursan şimdi yad olurum
Cihana gelmiş güzel ad olurum
Üzerimde tut aşkı nazarını
Ne düşüncem var ne de bir gamım var
İçimde derdim sende dermanım var
Aşkı kollayan gönül dergahım var
Unutur sanma sineyi mekanını.
Haydi Dermani bir kadeh içelim
Aşk badesinden güzeli seçelim
Gönül isterse dünyadan göçelim
İstemem artık geri kalanını.
*
Güzel için aştın mı karlı dağın ardını
Bilir misin sevdanın dert çekilen yanını
Duyar mısın çektiğin her ahın yankısını
Gülistan içinde gül toplamaya benzemez.
Kırmızı yaprakları açmış olur dalında
Dikenleri saklanır yaprağının altında
Cefası yoksa gülün vefa yoktur aşkında
Evin içinde bayram kutlamaya benzemez
Yüreğine giren dert, yüce dağdan büyüktür
Açtığı yaraları sır saklanan höyüktür
Uğrunda gitmeyen can bedenine bir yüktür
Panayır yerinde ip atlamaya benzemez.
*
Denek dağından göç ediyor beyler
Yanlarında bir sürmeli güzel var
Atın üstünde obaya inerler
Dizgin çeken bir sürmeli güzel var
Konak diyorlar iki kat evleri
Kalem tutunmuş obanın beyleri
Bezin üstüne çiziyor renkleri
Resim olmuş bir sürmeli güzel var.
Balışeyhten bey obaya yol gider
Güzelleri kol, kol olmuş ev gezer
Öyle bir sevda ki çeker derbeder
Nazar eder bir sürmeli güzel var.
*
Bakışların nazar gibi
Yüreğime sızar gibi
Birazcık da kızar gibi
Bak ateşi beni vurdu.
Gözün görür dilin sorar
Kağıt kalem beni yazar
Sanki bana mezar kazar
Bak içime düştü kurdu
Deli devre eser rüzgar
Biraz baksın nazlanır yar
Nefes alsam beni boğar
Sanki bende hayat durdu
*
Aşkın beni deli etti
Bende akıl çekti gitti
Derdi bana önemsetti
Duyun beni duyun beni
Kadeh, kadeh bade sundu
Sarhoş olup beni buldu
Yüreğime bir dert koydu
Görün beni görün beni
Bir dokunup bin ah içti
Budamaya beni seçti
Güller gibi kesip biçti
Bulun beni bulun beni.
*
Bir göresim geldi güzel yüzünü
Giyindim kuşandım düştüm yollara
İstemem sevdiğim sende hüzünü
Sırrımı söyledim güllü dallara.
Zaman geçirmeye bahane bulsam
Gönül arzu eder bir buse alsam
Hele bu gecede yanında kalsam
Meydan okurum ben geçen yıllara
Gam olsun da yüküm alıp satayım
Almak isteyim de elin tutayım
Avuçlarımda gül olsa atayım
Kokunu değişmem açan güllere
*
Bir mana var yeşil gözde
Haydi durma gel der gibi
Senin için olan bizde
Haydi durma bul der gibi.
Dilden düşmez aşkın ahı
Dertli sazın yok perdahı
Çile çeken gönlün şahı
Has bahçede gül der gibi
Ne güzellik vermiş Hüda
Ondan gelir kara sevda
Cananıma canım feda
Benim için öl der gibi
*
Kendi kendin öven dilber
Bu gün geçer demedim mi
Ecel gelse olmaz hüner
Gelen göçer demedim mi
Kimi susar kimi söyler
Kimi oynar kimi güler
Nazlı olan biraz küser
Seven seçer demedim mi
Bir bakınsan ela göze
Nazar gelir değer öze
Dilin durur girmez söze
Gören naçar demedim mi
Kirpiğin ok kaşın keman
Oynar durur vermez aman
Zülüflerin ondan yaman
Derdin açar demedim mi
Dermani’yim edem kelam
Sevenlere verem selam
Bu diyarda vakit tamam
Bu can uçar demedim mi
*
Ben de giderim bir gün bu dünyadan
Sevdalara salmış bir namım kalır
Hatırlamaz isen güzelim bir an
Sana anlatacak meramım kalır.
Hatırla bayramın arefesinden
Bir yorum bulasın bülbül sesinden
Hoşlanırım dersin güzel nesinden
Söylemezsen eğer merakım kalır.
Tabutun ucundan dostlar tutarlar
Duanın içine beni katarlar
Üstüme yığınla toprak atarlar
Beni gömseler de makamım kalır
*
Yanarım güzele ben için, için
Bir niyetim vardı onu sakladım
Güzelim üzülme sen benim için
Gönlüme her derdi ben yasakladım
Ne saray isterim ondan ne bir köşk
Ne muhabbet bekler ne isterim meşk
Benim yüreğimde yıllanacak aşk
Ondan gelen bir gül var kucakladım
Bir manası vardı bakışlarının
Ceylan gibi tümsek çıkışlarının
Mendile işlenmiş nakışlarının
El izini gördüm de bir kokladım
*
Sana yönelmiş bir kere bu gözler
Beni görünce sakın yüz döndürme
Haber bekliyor senden ver bir haber
İçimde yanan bir kor var söndürme
Sürme çekilmiş gözler süzülüyor
Önünde kirpik bir, bir diziliyor
Kaşların hilal olmuş geziniyor
Kaşların çatıp sakın ha sindirme
Çöle gidip sen olmadan dalamam
Ateşi sönmüş kumlarda kalamam
Mecnunu bulsam divane olamam
Umutlarımı boş yere indirme
Belki günahım çok yalan söylemem
Dermani seni boşuna eylemem
Senden başka bir güzeli peylemem
Dost var düşman var ne olur güldürme
*
Hor görme beni ey Allah’ın kulu
Sen de dokuz ay on günlüksün ben de
İki ayak bir baş iki de kolu
Ne keramet var yüzündeki ben de
Ana rahminden yol aşıp gelmişiz
Bizi vereni Yaradan bilmişiz
Güzeli onun için çok sevmişiz
Aşkın izi var sevmeyi bilende
Akıl ile yol alan alim olur
Akla sırt dönen kötü zalim olur
Hayırı şerri diyen dilim olur
Huzur görürsün yüzleri gülende
*
Bir kanarya kondu gül bahçesine
Öter dertli, dertli güle açılır
Bir sual eyledi ev sahibine
Öter dertli, dertli derdi saçılır.
Efkar ile gezmiş gurbet elleri
Yar aramak ile geçmiş günleri
Hüzün dolu şarkı söyler dilleri
Öter dertli, dertli dertten seçilir
Sevgiliden bir aşka koymuş bağrına
Uçup gelmiş dostun gönül bağına
Bir ufacık lokma koymaz ağzına
Öter dertli, dertli candan kesilir.
*
Beni boşuna üzemezsin gönül
Başka yerleri gezemezsin gönül
Benim gözümle göremezsin gönül
Çiçekler açmış bir yazdayım şimdi.
Elimi değsem dikeni batsa da
Değdiğim yerden kızıl kan aksa da
Açılmış gonca bülbüle baksa da
Gülü sevecek bir hazdayım şimdi.
Boşu boşuna bülbül figan eder
Gülün sevdası gözlerimde tüter
Yanık bir türkü tellerimden düşer
Dut ağacından bir sazdayım şimdi.
*
Ne yüzüne güler ne de güldürür
Bir derde koyar ya da süründürür
Bakışları hançer gibi öldürür
Bir zalime yolun düşerse senin.
Gurbet ellerinde hasret kıldırır
Kırk gün bir derede seni kaldırır
Ateş söndürmeye çöle saldırır
Yüreğini aşkla deşerse senin.
Savrulur saçları gece karası
İçinde çözülür gönül yarası
Uzak değil iki kalbin arası
Elleri eline değerse senin.
*
Koyun kuzu meleşiyor
Pehlivanlar güreşiyor
Seven kalpler birleşiyor
Gam bağlama deli gönlüm
Sular akar hendeğinden
Seven geçmez sevdiğinden
Dilim dönmez dediğinden
Gül ağlama deli gönlüm
Güneş bizim için doğar
Gölgesini bize eğer
Ağlayanlar bir gün güler
Gel dağlama deli gönlüm
Dermani’yim yok bahane
Ağlarım ben öylesine
Çekilenin çilesine
Sen çağlama deli gönlüm
*
Yüreğine bir ateş düşüyorsa
Ellerin titreyip ten üşüyorsa
İçinden bir yarayı deşiyorsa
Sırılsıklam aşıksın sen arkadaş.
Aklın karışıp fikrin şaşıyorsa
Ağlamaktan gözlerin şişiyorsa
Dökülen yaşlarla ten pişiyorsa
Sırılsıklam aşıksın sen arkadaş.
Ay dolanıp akşamdan çıkıyorsa
Geceler boyu uykun kaçıyorsa
Bir hayalin peşinden bakıyorsa
Sırılsıklam aşıksın sen arkadaş.
*
Yanağında al görünsem
Dilinde bir lal görünsem
Gözüne hayal görünsem
Ne olur sevseydin beni.
Dudağında bal görünsem
Yüzünde bir hal görünsem
Kolunda mecal görünsem
Ne olur sarsaydın beni.
Fincanında fal görünsem
Yaprağında dal görünsem
Peşinde abdal görünsem
Ne olur sorsaydın beni.
*
Damarında kan olaydım
Teni dolaşan olaydım
Yanında her an olaydım
Ayrılmazdım asla senden.
Kalbinde yaran olaydım
El değip derman olaydım
Gönlünü saran olaydım
Sıyrılmazdım asla senden.
Güneşle doğan olaydım
Gülüşe kanan olaydım
Kalbine sızan olaydım
Kurtulmazdım asla senden.
Aşkınla yanan olaydım
Başında duman olaydım
Bir bedende can olaydım
Vazgeçmezdim asla senden.
*
Nağmeler dizerim sazın teline
Gonca gül veririm güzel eline
Yanar tutuşurum tatlı diline
Güzeli görünce aşka gelirim.
Göğsüne yakışan cevher ararım
Dağılan saçını tel, tel tararım
Görülmemiş arzu ile sararım
Esmeri görünce başka gelirim.
Papatya gibidir bir başka olur
Yüzüne baktıkça hüzün kaybolur
Bir kere koklasam gönlüm şad olur
Sarışını görünce arka gelirim.
Ufkun ötesinden gün gibi doğar
Buğday teni ile başını eğer
Aldırmam Dermani her şeye değer
Kumral şımarsa da çıka gelirim.
*
Sakın ha çayır çimen deme bana
Papatya gibi düşme sen yabana
Diken olayım tek gülün dalına
Güzel olan göz önünde dururmuş.
Dizilsem inci gibi gerdanına
Sürülsem kızıl pembe yanağına
Dokunsam kadeh gibi dudağına
Yiğit olan on ikiden vururmuş.
Hazan rüzgarı vursa da dökülmez
Fırtına esse de yerden sökülmez
Çınar gibidir kolay bükülmez
Güzel olan sevgisinden kururmuş.
*
Toprağı yardığı gibi suların
Beni de mahveder düşer yaşların
Savrulmasın yele karşı saçların
Gurbet elde mahzun bakamam güzel.
Hazan gelince gül dalı dökülür
Mahzunlaşır bülbül figan sökülür
Garibin uzakta beli bükülür
Senden uzakta yalnız kalamam güzel.
Sararır yapraklar kuruyup düşer
Düşen her yaprak bir yarayı deşer
Yardan ayrılmış ten kendine küser
Senden gayrısını bulamam güzel.
*
Yüreğimden bir ses bir güzel seda
Bir güzele karşı istedi sevda
İstediğim gibi gönderdi Hüda
Kalbime doğdu ay gibi ansızın
Akile, Akile akıllı kadın.
Eğilmem gördüğüm her gonca güle
Seni sevmeye buldum ben vesile
Senden başkasını görmem nafile
Gül gibi çıkıyor ne güzel adın
Akile, Akile akıllı kadın.
Gönlüme aşkımı yazdım bir sayfa
Güzelliği sende buldum bir defa
Sefayı süreyim görürüm vefa
Cefayı çeksem de oldum aşığın
Akile, Akile akıllı kadın.
Gonca güller gibi kızarmış yanak
Gülen gözlerinde kirpikler ıslak
Ceylan gibi yürür ayağı çıplak
Yağmurun altında yürüyor yalın
Akile, Akile akıllı kadın.
*
Tarama saçını dağınık dursun
Bırak sabah yeli yüzüne vursun
Uykudan uyanmış hala mahmursun
Yürüsün ceylanım canda fer olsun
Su başına insin aksini görsün
Gözlerine biraz da sürme sürsün
Gül bahçesinde açılmış gülsün
Bırak da ellerim gül sever olsun.
Beyaz gelinlikle kuğular gibi
sen olmalısın bu gönlün sahibi
Yanaktan öpmeye varsa sebebi
Yaklaş yanıma bir sefer olsun.
*
Ey vefasız sevgili, düşen göz yaşlarıma
Aldırış etmedin hiç yaklaşmadın yanıma
Reva gördün çileyi acımadın canıma
Bakalım senin için kimler ağlayacakmış.
Ayrılık kolay değil seni de bir dert deşer
Seni de kemirecek içine bir kurt düşer
Tedavisi olmayan acıyı kalbe döşer
Bakalım yarana kim derman sağlayacakmış.
Kimseler görmeyecek ıssızda kalacaksın
Gömüleceksin eve, yalnızlık bulacaksın
Her gece ağlayacak sen beni soracaksın
Bakalım o zaman kim derdin dağlayacakmış.
*
Artık Kırşehir'in açmıyor gülü
Goncasız dalından bülbüller göçer
Bağında yok üzüm, yok bir sümbülü
Omcanın dalından tırtıllar geçer.
Almanya'ya doğru gidiyor yolu
Perişanlık çeker Allah'ın kulu
Alman kızı almış bekliyor oğlu
Yar yolu gözleyen hasretlik çeker.
Hayli zaman oldu giden geri dönmüyor
Analar bekleşir umut sönmüyor
Geride kalanlar asker oluyor
Figanı olanlar göz yaşı döker.
Dermani söz durmaz senin dilinde
Ne bulunur bilmem gavur ilinde
Bir dert peydah olmuş nazlı gelinde
Dünyanın zevkine bakmadan gider.
*
Gönlümü giyindireyim
Yıldızları indireyim
Seni bir sevindireyim
Doğum günün kutlu olsun.
Sevgi kapısını açtım
İçine güzellik saçtım
En güzel yerine geçtim
Doğum günün kutlu olsun.
Bu gün için pasta aldım
Üzerine bir mum diktim
Ortadan ikiye kestim
Doğum günün kutlu olsun.
Güzel bir şarkı seçelim
Orta yere bir geçelim
Sarılıp da dans edelim
Doğum günün kutlu olsun.
Mevla’dan ben ne isterim
Bu günde en mutlu benim
Kollarımdaki sevgilim
Doğum günün kutlu olsun.
*
Öyle bir baktın ki bana
Seni senden istiyorum
Ateş saçtın kucağıma
Söndürür su istiyorum.
Aksa Nil'in tüm suları
Değse nisan yağmurları
Söndürmüyor yangınları
Onu senden bekliyorum.
Çivi çiviyi sökermiş
Aynı kutuplar itermiş
Yanan kül olur bitermiş
Son arzumu diliyorum.
Aşk çölünde olur böyle
Serap mı gördüğüm söyle
Tut kolumdan beni eyle
Yalnız seni görüyorum.
*
Ateş düşmüş gönüllere
Su versen de kar etmiyor
Alev salmış yüreklere
Yağmur yağdırsan yetmiyor.
Su bulunmaz toprağında
Can kesilmiş yaprağında
Yar vardı her açtığında
Kuru dalda gül bitmiyor.
Uzak düşmüş yar lehçesi
Çorak olmuş gül bahçesi
Düşmeyince gül gölgesi
Gülistanda kuş ötmüyor.
*
Sen aşıksın yanar için
Ben ağlarım için, için
Kurban kestim senin için
Kız sen benim olsan diye.
Yatırlarda dua ettim
Çifter, çifter mumlar diktim
Bir eğildim bin kez öptüm
Kız sen benim olsan diye.
Kıvrım, kıvrım kıvranırım
Etrafında dolanırım
Allah'ıma yalvarırım
Kız sen benim olsan diye.
Dost edindim geceleri
Sensiz demem heceleri
Akıl verdi niceleri
Kız sen benim olsan diye.
*
Nasıl çıkar can yarına
Güller buna ağlıyor ya
Düşman girmiş diyarına
Güller buna ağlıyor ya.
Zehir konmuş hep aşına
Bakmıyorlar göz yaşına
Vururlar din gardaşına
Güller buna ağlıyor ya
Baykuş konmuş hanesine
El uzanır mahremine
Hainlerin yurt nesine
Güller buna ağlıyor ya.
Gözlere yaş ine ine
Alev, alev olmuş sine
Kurşun düşer Kabe’sine
Güller buna ağlıyor ya.
Boğulurum ben arıma
Saygı yokmuş kararıma
Olan benim zararıma
Güller buna ağlıyor ya.
*
Hira gibi bir dağda
Canım Efendim Benim
Rahmet indin o çağda
Canım efendim benim.
Nefsim giderken önde
Benlik yıkıldı bende
Bütün keramet sende
Canım Efendim benim.
Cana yönelmiş kindim
Bana rakipti kendim
Yüzümü sana döndüm
Canım Efendim benim.
Bazen eşkıya oldum
Bazen kesilen yoldum
Sonunda seni buldum
Canım Efendim benim.
Rahmet senin adında
Sözlerin bal tadında
Güzelsin hak katında
Canım Efendim benim.
*
Kahramanlık yaşar Türkün bağrında
Bir türküdür şimdi bizim adımız
Şan alır can verir vatan uğrunda
Bir türküdür şimdi bizim adımız
Zalimi yıkarız, keseriz uğru
Şehitlik ararız sorulmaz soru
Kuşanır gideriz Hüda'ya doğru
Bir türküdür şimdi bizim adımız
Hak yazmadan kılıç girmez kınına
Ne kalalar aldık Allah aşkına
Dost sevindi, düşman döndü şaşkına
Bir türküdür şimdi bizim adımız
*
Hayal ile başlasa kalbimizde bir sevinç
Yusuf yüzlü bir canı tene indirdi Hüda
Hasret kaldığımız bu çağrıydı tek inanç
Kur'an'da hakikati bize gönderdi Hüda
Hakkın halifesine kurşun sıkan harami
Ana rahmine inen bu can masum değil mi
Yusuf yüzlüye doğru neden sıkılır mermi
Çıksan da yıldızlara duyulacak bu seda.
*
Yer yüzünde güzellik açmıyorsa
Üstüne cemreler düştükten sonra
Beşinci mevsimdir bu olsa, olsa
Gönüller sevgisiz göçtükten sonra
Aynalara bakın yüzler asılmış
Tarak vurulmamış saçlar dağılmış
Kalbindeki güzel hisler boğulmuş
Gülsem ne olacak yar küstükten sonra
Gül sundum bir kere koklamadı ki
Sevgiden bir parça saklamadı ki
Bir kere halimi yoklamadı ki
Hüzünlenirim yar döndükten sonra
Ey Dermani aşkta hep şaşıyorum
Yarin hayaliyle sırrı aşıyorum
Beşinci mevsimi ben yaşıyorum
Toprağın altına girdikten sonra
*
Kenarı yırtılmış resmini gördüm
Kalbimin kenarı burkuldu güzel
Yan yana koydum da kendimi gördüm
Baktıkça coşkular yok oldu güzel
Bu muydu peşinden koştuğum benim
Her şeyden vazgeçip onu sevdiğim
Şimdi tanımakta güçlük çektiğim
Geçmişimden bu gün korkuldu güzel
Yılların ardından kötü çıkmışsın
Taşıdığın tenden candan bıkmışsın
Güzellikleri de hepten yıkmışsın
Gözlerime bir yaş sokuldu güzel
*
Beni bu şehirden alıp götürün
İçimde olanı silip bitirin
Tanıştığım günü geri getirin
Hatasız günahsız olmak istiyom.
Camımdan girecek gün hevesiyle
Uyanayım sabah kuşun sesiyle
Annemin şefkatle sus demesiyle
Ana bucağında kalmak istiyom
Martılar uçuşsun deniz dalgalı
Bir sandal çekelim türkü gaydalı
Yanımda sevgili hatır sormalı
Hayalin içine dalmak istiyom
Altından ırmağı akan bir diyar
Bahçesinde burcu, burcu gül kokar
Sevgiyle yoğrulmuş gönlümce bir yar
Kalbimin içinde bulmak istiyom
*
Ey evliyaların barındığı yer
İçine dert düşmüş üstünde duman
Birliğin dağılmış nasıl bir kader
Sillesini vurmuş kötü bir zaman
Gel kendine Türkün yurdu Türkistan
Hainler sızmış bir, bir içimize
Korkmadan söverler hak dinimize
Ne zaman geliriz biz kendimize
Düşmanların sana vermiyor aman
Dön kendine Türkün yurdu Türkistan
Ahmet Yesevi’den feyz almadın mı
Resulü Ahmet'den söz duymadın mı
Fatih'ten Selim'den güç bulmadın mı
Muhtaç olduğun güç damarında kan
Bak ceddine Türkün yurdu Türkistan
*
Erenlerin hanesidir
Ten içinde yatar gönül
Aşığın meyhanesidir
Aşk badesi tutar gönül
Muhabbettir aşk badesi
Selam vermek en öncesi
Erenlerin bil cümlesi
Hak şerbeti içer gönül
Allah, Allah diye diye
Kalbe konur bir hediye
Karşı koymaz yar sevgiye
Zikir ile geçer gönül
Beden gitse gönül kalır
Kalanlar bir cezbe alır
Fatihayla bir anılır
Okunarak göçer gönül
*
Yar oturmuş beni görmez gözleri
Bir kelamdan bana değmez sözleri
Gönlümüze basmaz ayak izleri
Gurbette değil mi bu gönül şimdi.
Nideyim dağların arkasını ben
Neyleyim sultanın hırkasını ben
Nasıl söylerim bir başkasını ben
Gurbette değil mi susmuş dil şimdi.
Kimsesiz yollarda geçiyor günüm
Yollar uzandıkça bulunmaz çözüm
Ellerim kavuşmaz gel iki gözüm
Gurbette değil mi naçar el şimdi
Suların içinde yanan kamışım
Bir damlaya muhtaç çok susamışım
Felekle olacak benim yarışım
Gurbette değil mi vurur yel şimdi
Ey Dermani sen de beni bağışla
Umudum tükenir gözde yağışla
Yari sevindirsem bir yakarışla
Gurbette değil mi gelir sel şimdi
*
Dinle türküleri bizi anlatır
Geçmişten gelene kulak çınlatır
Yere basan ayak yerden kesilir
Göğün gök yüzünde dolaşır beden.
Damla, damla yağmur yere inerken
Yüreğimiz kuştur yüksek uçarken
Gökkuşağı köprü olur her renkten
Türküdür dağları dolaşıp giden
Toprak susuzluktan ağzını açmış
Yağmur damlaları bereket saçmış
Her bir zerresinde başaklar çıkmış
Türküdür başakla açılıp gelen.
Başaklar tarlada kesilip biter
Yarin gözünde bir sevdadır tüter
Dermani gel hadi bu sana yeter
Türküdür sazının telinden düşen
*
Kalkarım gecenin en kör yerinde
Rüyalar bitmiş de sona gelirim
Derdimin dermanı senin elinde
Dermanı bulmaya sana gelirim
Hasret kokusu var gülün dalında
Dert söken yanı var sazın telinde
Aşığın sancısı vurur dilinde
İçimde ateşle yana gelirim.
Mecnun Leyla için düşmüş çöllere
Ferhat koca dağı yıkmış yerlere
Peşinden gelirim gurbet ellere
Bir görünsen güzel cana gelirim
Kayıt Tarihi : 22.9.2007 22:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!