Hayallerimin şehri yedi tepeli İstanbul
Boğazında kolyesi, dokuz küpeli İstanbul
Buseler tat vermez oldu, seni öpeli İstanbul
Ah İstanbul, yaşa bizi, yaşat bizi İstanbul
Çepeçevre sar, sımsıkı kuşat bizi İstanbul
İstanbul’un renk renk gülleri, erguvanı, lalesi
Gerdanlığı Boğaz Anadolu’nun, başında halesi
Düğümlenmiş yumruk gibi gırtlağında Kız Kulesi
Sen kendine başka lalezar bul, gülistan bul
En güzeli sensin İstanbul, her daim gül İstanbul
Cağaloğlu yokuşu, Sirkeci garı, Kapalıçarşı
Haliç, Boğaz, Adalar ve ayrı bir dünya karşı
Camilerde huzur tüterken, ezan sesi kaplar arşı
Git kendine muhabbetiyle aşkıyla yakan bul
Beklesin bizi, iki kıtan, iki yakan İstanbul
Renk renk insanlar, her peygambere ümmet var
Her niyete bir amel, her gayrete himmet var
Eminönü’de cemiyet, Fatih’de emniyet var
Ey Konstantin kendine başka bir mekân bul
Minareleriyle bize açılan kollar gibi İstanbul
Topkapı’da asalet var, Dolmabahçe’de şatafat
Gülhane sessiz, sakin, Sadabad’da aşka iltifat
Eyüp’de uhrevilik kaplar, Beyoğlu’nda sefahat
Arama boşuna, yok dünyada, başka İstanbul
Ah İstanbul, İstanbul davetkâr aşka İstanbul
Aziz konuk,Peygamber dostu,Hazret-i Eyüp Sultan
Fethin, manevi lideri, önden giden kahraman
Şan şeref verdin efendim, sen bize her zaman
Köhnemiş Bizans, kendine yeni bir destan bul
Mihmandar-ı Nebeviye türbedar artık İstanbul
Sessizlik ve yalnızlığın membaı Karacaahmet
Muhteşem bir abide diğer yakada Sultanahmet
Yedi ceddine Fatihalar, yedi ceddine rahmet
Bundan böyle kendine yeni bir kutlu beyan bul
Resul’un muştusuyla sermest olmuş İstanbul
Sultanahmet mağrur, Ayasofya kederli, mahzun
Dikilitaş; başı göklerde, Yerebatan’da efsun
Bunu yedi iklim, beş kıta, cümle âlem duysun
Sana emanet kutsallar bundan böyle İstanbul
Tarih hükmünü verdi, ne söylersen söyle İstanbul
Yakarır Rabbine dört minaresiyle Süleymaniye
Garba göz kırpan mimarisiyle Nur-u Osmaniye
Bu ihtişam nasip olmaz dünyada bir faniye
Tek dişli canavar, kendine başka bir devran bul
Devran bu devran, devran bizim, devran İstanbul
Ortaköy eğlenceli, Taksim bohem, sonrası cinnet
Eyüp Sultan’da sükûnet, bir adım sonrası cennet
Beyazıt’da sahaflar, Topkapı’da kutsal emanet
Benden ümidini kes, kendine başka hayran bul
Ah İstanbul, İstanbul davetkâr aşka İstanbul
Huzur arayan, ruhu sıkılan, düşen dara
Omuz verir, kucak açar gibi vefalı yara
Sığınır melce olur ümidiyle Üsküdar’a
Bir Hak dostu ara Üsküdar’da ara da bul
Aziz Mahmut Hüdai’yi bekliyor İstanbul
Beş çayına sıcacık bir davet gibi Emirgan
Sarıyer süslü, Kadıköy kibirli, Şişli savurgan
Gökdelenleriyle Levent havalı, Beşiktaş buyurgan
Buğulu gözleriyle uzaktan bakan İstanbul
İstanbul, içi beni, dışı seni yakan İstanbul
İstanbul, milletimin tamamlanmamış rüyası
Kahramanların hülyası, Peygamber duası
Sensin şehirlerin hası, yiğitlerin davası
Gel yeni baştan kuralım virane İstanbul
Ruhumuzu harcına karalım divane İstanbul
Tarih kokan sokaklar, sarnıçlar, saraylar, hamamlar
Asalet, his, güzellik, ahenk ve koşturan adamlar,
Fatih’in son fırçası, muhteşem tabloyu tamamlar
İstanbul, artık kendine başka bir ağlayan bul
Yürekleri burkan, ciğerleri dağlayan İstanbul
Şarkılar söylenir senin için, şarkılar bestelenir,
Şiirler yazılır sana, ümitler sende tüllenir,
Bitmiş sevdalar sende tazelenir, sende küllenir
Köhnemiş Bizans, kalbini salacak başka Hasan bul
Ulubatlı’yı kucaklıyor muhabbetle İstanbul
Rengin benden olmalı, desenin benden, dokun biz
Hücre hücre, ilmek ilmek havan, nefesin kokun biz
Hem varın, varlığın benden olmalı hem yokun biz
İstanbul, dost İstanbul,can İstanbul, yar İstanbul
Som altından İstanbul, yirmi dört ayar İstanbul
Ruhumu senden gayrısı edemez teselli
Benim derdime çare sensin artık bu belli
İki cihanda değişmesin, böyle olsun tecelli
Hayallerimizi seninle süsleyelim kuralım
Gördüğümüz rüyayı hayra yoralım İstanbul
Kayıt Tarihi : 31.8.2012 17:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)