İSTANBUL’A SİS ÇÖKER
İstanbul’a sis çöker,
İstanbul’a yas…
Delişmen ruhum dolaşır sokaklarında.
Bir martının feryadı karışır
Boğazın,
Şımarık,
Vapurlarının çığlıklarına...
İstanbul’a sis çöker
İstanbul’a yas,
Delişmen ruhum dolaşır sokaklarında.
Koca gövdeli gemiler korkup da
Sığınırken,
Küçücük
Barınaklara
Limanlara,
Ne sis umurundadır,
Ne de yas.
Denizin dizlerinde sallanır
Nafaka peşinde şarapçı sandalları,
Her dem
Efsunlanmış
Uykusundadır,
Boğazın
Serin suları okşar yanaklarını.
İstanbul’a sis çöker
İstanbul’a yas
Delişmen ruhum dolaşır sokaklarında...
Erguvan dalları altında
Manolya kokularında
Sevdalıdır bu şehir
İnsana sevdalı...
Yüksek kaldırımda
Nevi-zade de,
Beyoğlu’nda,
Taksim de bir aşık…
Topkapı’da,
Beylerbeyi’nde, Beşiktaş’ta bir sultan…
Havralarında
Kiliselerinde
Camilerinde
Allah nidaları
Ve
Yedi tepesinde bir evliya
Minarelerinde beş vakit ezan,
Her sokağı Anadolu’dan bir memleket...
İstanbul
Bu şehir
İstanbul.
İstanbul’un İstanbul’u…
İstanbul’a sis çöker İstanbul’a yas
Delişmen ruhum dolaşır sokaklarında…
Ey İstanbul! ...
Kaç asırdır sevdalı sana insan? ...
Kaç asırdır günahlarını örter, sis çöker üstüne? ...
Kaç imparatorluğu çökerttin?
Kaç medeniyeti benzettin kendine?
Kaç kıymet bilmez milletten can aldın ey İstanbul? ...
İstanbul’a sis çöker İstanbul’a yas,
İstanbul ölümsüz dilber.
Her dem diri,
Her dem güzel…
Fettandır
İstanbul.
Kendine benzetir bendeki her şeyi.
İstanbul’a sis çöker
İstanbul’a yas
Sokaklarında ruhum dolaşır delişmen.....
Kayıt Tarihi : 23.4.2006 20:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Yüreğine sağlık
TÜM YORUMLAR (4)