İstanbul'da yağmur yağıyor, sevdiğim.
Ranzamda oturmuş izliyorum.
Senin sesin kadar huzur vermese de,
Kulaklarımı dört açmış dinliyorum.
İstanbul'u seller götürdü, sevdiğim.
Öylece, çaresizce bekliyorum.
Gözden akan yaşlar kadar olmasa da,
Seller içinde ben yüzüyorum.
İstanbul'u yokluğun sardı, sevdiğim.
Seni düşünüp üzülüyorum.
Sensizlik ecelim olmasa da,
Ben kendime mezar seçiyorum.
İstanbul'dan ayrılan bir yolcu var, sevdiğim.
Onun biletini ellerimle kesiyorum.
Yolcuyu uğurlayan kimse olmasa da,
Valizini ben taşıyorum.
İstanbul'u ölüm tuttu, sevdiğim.
Bir cenaze arabası görüyorum.
Ölüye üzülen kimse olmasa da,
Ben o tabudun içinde yatıyorum.
Kayıt Tarihi : 31.1.2025 22:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anlatıcı, sevdiğinin yokluğunda şehrin her köşesinde yalnız kalıyor; yağmuru, selleri ve boş sokakları gözlemlerken kendi içsel acısını da yaşamakta. Sevdiğinin gidişiyle, hem fiziksel hem duygusal bir boşluğa düşmüş; şehrin hareketi ve hayat devam etse de, onun dünyası durmuş gibi. Cenaze, tabut ve kendi mezarını seçmesi imgeleri, sevdiğinden uzak kalmanın, yalnızlığın ve çaresizliğin sembolü hâline gelmiş. Kısaca, şiir sevgi, kayıp ve yalnızlık teması üzerinden İstanbul’un kasvetli atmosferiyle birleşmiş bir melankoliyi gözler önüne seriyor.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!