Haliç, Altın Boynuz veya
Pier Loti’de dostlarla buluşma
Planlamışsanız baharda bir hafta sonu
Renk cümbüşü çiçekler açmıştır her yanda
Bir yanda yamaçlarda çam kozalakları serinler
Öte yanda havada uçuşan çiçek ve tozları
Birkaç kişi fısıldaşır sanırsınız arkanızdan
Boşver etraftaki masalarda oturanlardır
Onlar...
İşte sana Ada’da bir uyanış yazın
Pencereden görebildiğin kadarıyla sahil
Nemli hava, kahverengi ıslak yapraklar
Çakıl taşı, minareli midye, yosunlar yeşil
Dingin değil kalabalık yosun bağlamış kayalar
İnsanın burun direğine gel-git yapan dalgalar
Kumsal boyunca gözünüze ilişmedimi henüz
Gökyüzüyle birlikte gömgök gülüp duran
Deniz...
Üsküdar’da görür mü, görmez mi insanlar bilinmez
Yoksa bakar da görmez mi martıları öbek öbek
Bulutların altında, çığlık çığlık apak apak
Piknik sepetleri ellerinde tutulmuş o yolcular
Cankurtaran simitleri dizili vapurlarda
Sabah sabah ne ararlar böyle telaşla
Ne halin varsa gör karmaşasındalar
Sanki...
Pendik’te bir sonbahar gününün akşamı
Sahil boyu insanlarla dolmuş, çekirdek çıtlatan
Dondurma yalayan, sakız patlatan, omuz atarak giden
Altın takma dişli Urfalı Şeymus amca gibi yürüyen,
Elinde tesbihiyle, ayakkabısının topuğuna basmış
Bazısı da bazısını izleyen, aynısının tıpkısı dendiği gibi
Abisi...
Boğaziçi’nde bir an, hadi bir geçiş olsun on dakika
Aslında püfür püfür esiyordur köprünün üstünde rüzgar
Yazık bir damlası bile gelmez otobüsün camından içeri
Olmasaydı şu bendeki yaz nezlesi duyardım renkli kokularınızı
Muhterem Bay ve Bayanlar, değerli vaktinizi alırken işportayla
Öyle kimse farkına varmaz havasızlıktan boğulsa bile birileri
Bu İstanbul tam İnsan-bol dur, kim kime dum duma aldırmaz
Valla...
Kadıköy’üne gelmemize az biraz kala
Hani adam adama bir söz vardır, onu söyler ya
Hakkı var Hakkı adlı adamın, şu yanımdaki kasketlinin
Haliç'in temizlenmesi hepimizi sevindirirmiş
Kendisi de bu haliyle çok sevimli yani
Sonra bir adires kağıdı çıkarıp soruyor
Şuna bi zahmet bak hele Hemşerim diyor
Bolkepçe Restoranı lokantası nerde acaba
Remzi abem kime sorarsan bilir dediydi de
Tabiki...
Bunun üzerine bir çift yerli göz kalkıp iner
Gözlüklerinin üst hizasında biryerde
Bizim seviçlinin üstünde tepeden tırnağa
Sonra dalar gider yine gazetesine derinden
Tam sırasıyken hemen atılır bir öğrenci
Sözgelimi Ben yada bizimkiler benzeri
Gönderir bilmem nerenin son durağına
Sonra indirip ana caddenin sonunda
Sağa döndürüp, sola çarktırıp biraz ilerletince
Buluşturuverir bolkepçenin yerini yurdunu
Uzun lafın kısası sonrası şükür kavuşturana
İstanbul dediğin böyle birşey işte
İz-tanı-bul...
İnsana sabahı karanlık, akşamı gündüz de eder
Adamı getirip ilk defa ta bilmem nerden
Çevre planlamasında fikir sahibi de yapar, hatta
Gökdelenler konusunda gökgörmemiş bir uzman bile
Eder...
İstanbul’u gözleri kapalı görür kimisi
Kimine göre nerdeeee O eski Istanbul dediğin
Kimi de hiç çıkmamıştır hayatında bu ilden dışarı
Araya araya bulurum bir kelime, tam O’na yakışan bir isim
Mıknatıslı Bir Elmas, Türkiye’min narin Boğaz’ına yaraşan
Emsalsiz güzelliğiyle kendine dünyada hayranlık uyandıran
Cazibesiyle çektikçe çeken, topladıkca toplayan
Araba, uçak, kamyon, otobüs, vapur, yayan
Ve hepsiyle İnsan, ve hepsiyle Göç
Yeter...
Amma ve lakin yine kereste, çimento, kireç, demir
İşte geldiler yapıcılar, koştular sıvacılar
Taç taç üstüne, yapı yapı üstüne koyup
Salındılar hemşeriler burun buruna
Türlü türlü yollar yaptılar sağa sola uzanan
Zeytinburnu’ndan, Pendik burnundan
Denize dökülen asfalt yollar, duble geçişli
Ve geçilmedi dağ gibi çöplükler leş kokusundan
Aman...
Apartmanlar oldu balkonlu, asansörlü, beton armeli
Evler oldu çelik kapılı, kümesi yanda derme çatmalı
Oyuncaklar oldu taştan, bezden, tahtadan
Okullar kondu üst üste kondurulan sıralardan
Ve başkaları, ve hep diğerleri
Geldiler...
Çekip çekip de
O güçlü çekiciliğiyle ışıltılı meydanların
Sonra hiç bırakmayan Sarı çamuru gibi
Bazı gecekondu mahallelerinin
Vahşi ve Güzel İnsanıbol, Iztanıbul
Kanına girince alışılıp sonunda tutkunu
Tiryakisi olunan birşeysin sen
İSTANBUL...
Kayıt Tarihi : 24.4.2006 03:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

yatro arkadaşlarım,İtanbul'un keşmekeşi Mısır Çarşısı,koşuşturmalarımız,sohbetlerimiz,kahkahalarımız,özlemlerimiz ,hayallerimiz...hepsi bir filim gibi
gözümün önünden geçti...hüzünlendim...iç geçirdim...ve ağladım!
TÜM YORUMLAR (2)