İstanbul Şiiri - Hasan Zeki

Hasan Zeki
113

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İstanbul

Avrasya bir parşömen Karadeniz hokkadır
Boğaz zarif bir divit İstanbul'un elinde
İki çağın arası burda birkaç dakkadır
Tarih burda yazıldı her ulusun dilinde

Ne doğudur İstanbul ne tam olarak batı
Dört başlı şahin gibi her an her yöne bakar
Yaratır uygarlığı, bilimi ve sanatı
Yağmuru düş indirir, çiçekler ilham kokar

İnsana imkansızı yasak eder bu şehir
Gemiler dağdan aşar, havada insan uçar
Suyun üstüne ebrulî resimler çizilir
Duvarlarda rengarenk kutsal çiçekler açar

Her gelen talan etmiş, her giden yakmış yıkmış
Yine de kucak açmış nice bahtı karaya
Saltanatı taşıyan ufacık bir kayıkmış
Kalenderlik Tanrıdan hediyedir buraya

Hem heykeldir İstanbul hem de bir heykeltraş
Çekiç darbeleriyle yontar kendi kendini
Şu köşede dikilen uygarlık mihengi taş
Boşa çıkarmış nice ceberrutun fendini

Tanrı şahit ki tarihin efendisidir o
Hem de Dersaadet, yani mutluluk kapısı
Hiçbir yere benzemez, kendi kendisidir o
Her kim onu severse ona çıkar tapusu

Bu beldenin aslını sorar isen As'tan bul
Ya da kutsal nefesle mayalanan hamurdan
Neye gönül vermişse gönlü zengin İstanbul
Rengi erguvandandır, kokusu ıhlamurdan

Mart 2010

Hasan Zeki
Kayıt Tarihi : 25.5.2010 23:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


'İstanbul' isminin nerden geldiğiyle ilgili en güçlü iddialardan biri şudur: Eski Türkçe'de 'bolug' diye yazılan bir kelime vardır; ki, muhtemelen 'bolluk' anlamındadır. Bugünkü adı 'Astana' olan Kazakistan'ın başkentinin önceki adı yabancı dillerden çevrilen haritalarda 'beşbalık' ya da başbalıg' olarak görünür. Bu ismin 'balıg' kısmındaki 'a' harfi biraz kapalı ve 'o'ya yakın olarak okunur, yani bunu 'bolug' gibi telaffuz etmek gerekir. ÖzTürkçe'deki bu kelime Farsça 'kent'in ve Arapça 'şehir'in tam karşılığıdır: İnsanların toplandığı yaşam alanı, bolluk yeri.. Yani aslında 'Baş-bolug', 'başşehir' anlamına gelir. İşbu 'bolug' kelimesi bugünkü Türkçemizde, başta 'Bolu' olmak üzere birçok bileşik yer isimlerinde görünür: 'Safran-bolu', 'Hayra-bolu', 'Tire-bolu', 'İne-bolu', 'Kastam-bolu', vs. 'As' kelimesi, Türkçenin beylik, kök kelimelerinden biridir; 'öz', 'esas', 'yukarı' ve hatta 'ulu' anlamlarında kullanıldığı görülür. Derler ki, Türkler Bizans'a öz Türkçedeki bu iki kelimenin bileşiminden oluşturdukları 'Astanbolug' ismini vermişlerdir. 'kutlu şehir', 'asıl kent', 'ana kent' filan anlamında. Tıpkı Kazakların eski 'Baş-bolug'a 'As-tana' demesi gibi, Türkler de Bizans'a 'As-tan-bolug' demişler. Bundan gerisini tahmin edebilirsiniz: sondaki 'g' harfi söyleniş güçlügünden dolayı, bir önceki 'u' harfi de kısaltma güdüsüyle zamanla düşer. Baştaki 'As' da Türkçenin narin İstanbul ağzının kalın ve yuvarlak harfleri inceltme eğilimi sonucunda zamanla 'Is' veya 'İs'e dönüşür. 'o'nun akibeti de muhtemelen aynı nedenle 'u'ya dönüşmek olur. 'Böylece, 'As-tan-bolug'la başlayan ismin serüveni, 'Estan-bolu', ''Estan-bol' değişimleri sonucunda bugünkü 'İs-tan-bul' biçimine dönüşür. Hikaye bu.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hasan Zeki