Gitmek gerekiyor bazen,
Bazen vazgeçmek.
Unutup tüm güzel şeyleri,
Acılar doğarken geceden.
Güzel anımsıyorum seni,
Ufkunda bekliyorum gecenin,
Kasvetli bir sokağında,
Sis bürümüş şehrin dört yanını,
Gidiyorum gençliğimin ilkbaharında.
Şiddetli bir fırtınada yol alan gemi misali,
İçim bi hoş bugün,
Bir burukluk var gecede,
Rüzgâr veda türküsü söylüyor,
Kadehimse durgun,
Havada anason kokusu,
İçim bi hoş bugün.
Bakışların,gülüşlerin canlanır gözümde efkar düşünce yüreğime,
Bir sızı seni anımsatır, tuz bastıkça üzerine,
Uykumu kaçırır hep o şarkı, açar ruhumda kapanmaz bir yara,
Hüzünleniyorum,
İstanbul'u izlediğim gecelerde.
Mapushane, kapalı parmaklıklar ardı mıdır?
Yoksa dört bir tarafına düşler kazıdığın oda duvarları mı?
Zemheri midir kışın en soğuk ayı,
Yoksa yalnız ısıttığın taştan döşek mi?
Yokmuş tek cevabı hiçbir sualin,
Kulaklarımda yankılanırken Ezgi fısıltısı,
Ansızın yalpalıyordum.
Bilmeden gidiyordum bildiğim yolu,
Kayboluyordum sisli bir gecenin avcunda.
Karanlık sinesine çekiyordu yıldızları,
Rüzgar uğulduyordu.
Duyuyor musun insanoğlu feryâdını ölümün,
Biliyor musun bu kaçıncı yıldönümün,
Yirmiiki, otuzbeş,altmışyedi...
Ey insanoğlu! Doğduğun gündür ölümün.
Yarım kalmış hikâyelerden,
Kasvetli bir İstanbul akşamı tüterken sigaram,
Dolar içime açılır yaram,
Bulamadım ki bir gezgin, izini soram,
Neredesin gül yüzlüm, can parçam.
İzini sürerim bilmediğim yollarda,
İçimde çırpınır karadeniz, durdurak bilmeden,
Yaprak döker yüreğim , sonbaharı görmeden,
Göç eder umutlarım,mevsimi gelmeden,
El ver tabip zamanım geçmeden..
Vurur fırtına bükülür belim,
Yıllar yıl aldı sen yine gelmedin,
Yine koparmadın dallarımdan meyvelerimi,
Kim toplar kim alır bu yükü üzerimden,
Yine benimle mi çürüyecek meyvelerim.
Gelmeyeceksen söyle bir başka bahara kalsın umutlarım,
Ben kök salar beklerim varsın kırılsın dallarım,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!