Gül düştü dalından
Ürktü su birikintisinden içen güvercin
İhtiyatlı adımlarımdan,
Bahsin geçti dostlar meclisinde
Aklıma gül düştü
Vakit ikindi
Karınca misali insanlar
Kimi rızkın peşinde
Kimi ilahi bir metinde
Kimi el yazması arar
Antikacılar çarşısında
Ben bir başıma
Sabaha karşı
Dalgalara karşı oturmuş
Düşünceli adam
Sakalları tütün sarısı
Yöresel bir ezgi çalıyor radyosu
Virabismillah diyip usulca sallıyor oltayı
Tek dünya yok derdi
Konuşurken kelime seçerdi
Uzaklara bakardı anlatırken
Uzaktaydı hikayesi belli
Mürekkep kokardı üstü
Yöreseldi sevdalarımız
Beynelminel sevdalardan kaçardık
Okul yıllarımız
Köy pazarımız
Ve utanmalarımız
Sokağa çıkınca
Ne yöne meyyal olacağını bilmeyince insan
Kuş diline mana vermeyince
Yeryüzüne çektiği sürmeyi görmeyince mevsimlerin
Kurumuş gazeller ortasında
Şehir mezarlığında yatanlarla
Kafamda çeşitli ifadelere bürünüyor yüzün
Bazen gülümseyen
Coğu kez düşünceli
Cıkarınca düşüncemden seni
Hic yaşamamış gibiyim
Anılarım nerde
Efsunkar bir cümlenin
Sonunda üç noktayım
Saçlarım beyaza çalmış
Dünya telaşındayım
Eteklerini toplamış
Ürkek duygularla
Bu gün demlik soğumadan bitti,
Bilge misafir erken gitti.
Daha muhabbeti çaya katacaktık..
Ne dedimse ikna olmaz baktı,
Zannımca bunu bilinçli yaptı.
Daha eşref saatine kalacaktık....
Sobanın başında
Atalarımızdan hikayeler dinlediğim
Duman renkli
Soluk ışıklı
Yılların geçtiği ev
Bir çocukken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!