Bre Dünya dost bilirdim ben seni,
Anamı babamı elimden aldın.
Bir kuru ağaca döndürdün beni,
Yoldun yaprağımı dalımdan aldın.
Boz bulanık akar idim sel gibi,
Hayatta kimseye minnet eylemem,
Ben kendi işimi görür giderim.
Ben bile kendimi engelleyemem,
“Hak” bildiğim yoldan yürür giderim.
Bazen onarırım, bazen bozarım,
Allı turnam bahar geldi uçmuyon,
Yabancı mı, yoksa buralı mısın?
Avcılar geliyor neden kaçmıyon?
Hasta mısın, yoksa yaralı mısın?
Var git turnam yaz ayları ermeden,
Karatavuk eti: Etlerin hası,
İncirkuşu sar’asmaya eş olur.
Boz kazın pilavı, Lığlık dolması
Üveyiğin ızgarası hoş olur.
Tavşanın döneri: Ya kuzu, koyun,
Horasan’dan gelip bin seksen üçte
Toros dağlarını el eylemişiz
Bizans’ın kabusu olmuşuz düşte
Türk’ün bayrağını al eylemişiz
Mazgac’ın Beli’nden Savrun çayından
Sahtekar dünyada sahte hayatı
Sahtekarlar ile sahte yaşıyom
Ne bu beyin benim, ne bu baş ya da...
Sahtekar bedeni sahte taşıyom
Konuştuğum sahte, duyduğum sahte
Ne çabuk geçti yıllar şu zaman bahçesinde
Güneşin bir tepeden hızla akışı gibi.
Hayal meyal anılar yılların ötesinde
Eskimiş bir heybenin solgun nakışı gibi
Ne hayaller kurmuştuk, ne idi emelimiz?
Yaban kaldık şu yabana yıllarca,
Doğruyu, yanlışı gören olmadı.
“Vatan, millet...” deyip duran kullarca
Yaramıza merhem süren olmadı.
Avlakların feryadını duymadık,
İlkbahar rüzgarları okşarken yamaçları,
Sümbüllerin kokusu savrulur dört bir yana.
Moraran vadilerde yaprakların uçları
Eriyen bulutları yudumlar kana kana..
Takılır saçlarına bulutlar mor dağların,
Erirken baharda dağların karı,
Belden bele aşan yol: Fıkır fıkır
Çözülür mevsimin birden esrarı
Kuşlar: Cıvıl cıvıl, dal: Fıkır fıkır.
Bulutlar saçını takar engine,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!