Sustun bir mevsim boyu boşluğu dinleyerek
Ser rüzgarlar kırarken incecik dallarını.
Penceremden görürdüm, ağlardın inleyerek
Bağrına basmak için düşen yapraklarını.
Çıplak, yogun gövdenle baş eğmedin ayaza,
Açtı bizim elin has bahçeleri,
Oynaşıyok sümbülünen, gülünen.
Yörük kızı kınalamış elleri
Çekip gider yaylasına elinen.
Sarı çiçek ilkbaharın takısı,
Daha yeni girmiş İlkbaharına,
Güneşin önüne pus gelmiş gibi...
Dökülmüş saçları omuzlarına
Bulutlar dağlara kösgelmiş ibi.
Yüzü gül kurusu, kaşı hilali
Duydum açmış bizim elin gülleri,
Yazı-yaban burcu burcu mis artık.
“Varam” dedim, aşamıyom belleri
Yol vermiyor dağlar bana küs artık.
Çukurova benim vatanım, elim
Bir yolcu ki: Bilinmez gittiği yolun sonu,
Vardığı her menzilin sabahı erken olur.
Bir yolcu ki: Tanıyan, anlayan olmaz onu
Yüreği paramparça, bahtı köreken olur.
Yüzü samandan sarı, bahtı saçından kara,
Hani, gelecektin, nerede kaldın?
Soruyorum kurda-kuşa, yele ben.
Ne mektup gönderdin, ne haber saldın
Ne diyeyim konu-komşu, ele ben?
Felek bize ırak etti yakını,
Şu karşı dağları duman bürüdü,
Acep, yağan yağmur m’ola, kar m’ola?
Gurbet elde ömrüm geçti, çürüdü,
Sıla bir gün nasibimde var m’ola?
Bülbül ayrı düşmüş, ağlıyor, gülden
Devlet yasasız olmaz,
Derviş asasız olmaz.
Eşinden ayrılanlar
Gamsız tasasız olmaz.
Pazarı zam bitirir
Bildiğimin değeri
Diyebildiğim kadar.
Şu dünyada zenginim
Yiyebildiğim kadar.
Deseler de:”Kul azmış”
“Azıtınca kul” derler
“Var belanı bul” derler.
“İtin akılsızını
Kocatırmış yol” derler.
Biberler sergen olur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!