Aklımın ucundan bile;
Hiç çıkmadın ki
Ne olmuş duymuyorsam
Sesini;
Ki görmüyorsam yüzünü
Çok mu önemli?
ben bıraktım hayatı artık
hayat beni yaşıyor
bir yerde duruyor insan, geçmişini özlüyor
dile gelmez, söylenemez sözler
anlaşılmaz bakışlar var artık hayatımda
ben susuyorum bazen onlar konuşuyor
ben seni sevdiğim zaman
ocaktı aylardan
kar yağmıyordu şehre belki
gözlerinden yayılan yıldızları saymazsak soğukta değildi
ben seni sevdiğim zaman
karanfil yokuşlar vardı hayatımda
Geç anlıyor insan
Kaybedince bir şeylerin değerini
Bir savaşı örneğin
Baştan kabul etmeyi
Yenilgiyi...
Kazdığı mezar
Sonrası aldığı paradan
Harçlık vermişti
Çocuğuna mezarcı
İşte bu yüzden
Dua eder
Her daire mutlaka eninde sonunda aynı yere çıkar. Her daire kendi içinde kendine paralel yollar yapar. Bu yolların kenarlarında nice ‘Ayrılıklar’, nice ‘Pişmanlıklar’ nice ‘Kararsızlık’ lar bekler ‘Büyük Aşk’ ları…
Farkında olmadan aynı yolda ama ters yönde devam eden iki ‘Büyük Aşk’ elbette kavuşacaklar bir noktada ama acaba o zamana kadar böyle yalın kalabilecekler mi? Orası muamma, orası biraz da yazarın keyfine mi kalmış acaba? Hayır yazar ne yaparsa yapsın, her daire aynı yere çıkar eninde sonunda, yazar ancak erteleyebilir bu buluşmayı
Bu arada günler mi geçer? aylar mı? mevsimler mi? Belli değil, yağmurlar yağar belki, güneşler açar bu yol kenarında kim ne kadar dayanabilir bilinmez. Varsın iki ‘Büyük Aşk’ ta yollarına devam ededursun bu arada fesleğen ve sarmaşık büyüyecekler; Büyüyeceklerde ‘HErcan elbet ölümü tadacaktır’ ilahi hükmü gereği elbette öleceklerde… Acaba o zaman ‘ büyük Aşk’ ların ‘Aşk’ ları kaybolacakta sadece ‘Büyük’ mü kalacaklar. Bakalım yazar olacak bizi daha ne kadar bekletecek, zor değil mi? BEKLEMEK …
sensiz bir gece mi bu
yoksa yalnızlık mı adı
sevmek gitmek mi demek
ölmek mi yani bir nebze
yarın ben varım
sen yine yoksun
HIZLI
Son kelimelerimi...
yetiştiriyorum
Kendi Doğum günümde,
12 ye beş kala
Bir Aşk kaç defa bir duvara çarpabilir? Taş bile olsa kendi içinde yansır. Bir duvar gibi durdum karşında üzgünüm...Yüzüme vurdukça sen aşkını ben sustum bir duvar gibi. Büyük bir sessizlikle (taş bile olsa tınılardı oysa) büyük bir ağırlıkla durdum karşında, geçit vermedim sana büyük bir kütleyle...
Taş kalpli derler di mi oysa? Belki bu yüzden sen o duvarın önünde kaç kez eğildin, kaç kez gururunu ezdin, kaç kez haykırdın, ellerini vurdun kanatarcasına, gözyaşı döktün çatlaysıya...
O kadar uzakta değildim oysa, hemen duvarın arkasında...bir ışık kadar yakın belki, bir ses kadar, bir dokunuş kadar uzakta ellerim oysa arada yıllar kadar mesafe olmasa...Bir taş duvar gibi durdu hayat aramızda, sımsıkı, örülmüş kenetlenmiş, yol yok, çıkış yok, etrafında geçit yok, ses yok. Sadece aynı gökyüzüne bakabilirsin, aynı güneşte ısınabilir, aynı mavilikte içini doldurabilirsin, aynı yağmurlar yağar sanada banada ötesi yok...
Öyle uzun ki bu duvar sen de kaç yıl ben deyim bir hayat kadar, evet bir umut var her duvar yıkılır zamanı gelince...hayat beni biraz yanlız bırakabilir misin? Çocukluğumu özledim...
Bazen bir şans bile vermez
hayat,
hep içinizde uhte kalır
Yaşayın ister o acıyla,
bir ömür, çünkü
hayat aşkı bilmez…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!