.
Aşkımı Soruyorsun Tarif Edeyim
Bulamadım Baktım Ki İşte O Benim
Beni bırakıp gittin uzaklara
Yaş süzülmüş al yanaklara
Kesilen kurbana ve bayrama
Özlem mi duydun al dudaklım
Gurbet yad ele atmış seni
24 Kasım Öğretmenler Günü ne
Çocuktum ufacıktım
Okullu olacaktım
Korkuyordum okuldan
Babam tuttu kolumdan
Melül mahzun oldu gönlüm
Ben her gece ağlıyorum
Beyhude geçmiş bu ömrüm
İçim yanarak ağlıyorum
Ağlanacak hallerim var
Bir şiir olur yaşam dudaklarında
Anı kalır hatıra da ömür sonunda
Ne kadar yaşasan bu dünya tahtında
O taht burada kalıcı biz gidiciyiz
Güvenme dünyanın tacı tahtına
Yağmurlu bir gecenin bahar sabahı
Ekine çiy düşmüş güle çiy düşmüş.
Güzelliğe aşina Mayıs ayında
Gönül’e çiy düşmüş dile çiy düşmüş.
Elmada gül açmış pembeli beyaz,
Bağımsızlığın tadına seninle vardı millet
Hür yaşamın adısın sen ey Cumhuriyet
Atamızın hediyesi sin büyük Türk milletine
Herkes ortak oluyor artık ülkenin idaresine
Seni yaşamak insanlığa çok büyük erdemliktir
Tarihi köşklerin var meşhur idi bağların
Efsunlanmış bağrında uykuda yatırların
Dillere destan olmuş meşhur gazel suların
Güzünde baharında bir başkadır Meram’ım
Kalem biter kağıt yetmez güzelliğini yazmaya
Yaz akşamı ay on beş mehtaplı gece
Yıldızlar biraz ayrılmış aydan şöylece
Göz bakıyor dil susmuş dudakta hece
Yârimin mah yüzüne baktım öylece
Ay karardı ışık buluta aktı aniden
Yol üstünde görürüm eski ve yıkık hanlar
Konaklamış içinde nice yorgun insanlar
Ömür yetmez yol bitmez uzayıp giden yollar
Beni tarihe götüren yıkılmış viran hanlar
Nerde eski han görsem şöyle durur bakarım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!