Satır başlarında ne arıyorsun kendini gülüm , körler ülkesinde ayna arayan bir meczup gibi ,
sen deyince senden başkası var mıdır bende gülüm, nereye bakıyorsun , ne arıyorsun , Sen haddini aşıyorsun,
saçların, ruhuma Belik belik örgülenmiş, Bergüzar'ın cüzdanımın bir köşesinde gizlenmiş,
SENSİZLİK
Hayalperest bir dünya kurdum kendime sensizlikle tanıştığım o günden beri, yağmurlar yağıyor çığlığımın sokaklarına. kaldırıyorum başımı ve yağmurlarla konuşuyorum. içimde koşar adım bayram çocukları. ve tüm sokaklar bomboş, içimde tarifi mümkün olmayan bir sızı öyle güzel, öyle hoş..
Hayalperest bir dünya kurdum kendime sensizlikle tanıştığım o günden beri, şehrin ışıklarına lamba lamba hesap soruyor göz yaşlarım, kim bilir sen hangi aydınlıktasın, hangi pencereyi örten perdenin arkasında hangi ışıktasın.
Hayalperest bir dünya kurdum kendime sensizlikle tanıştığım o günden beri. sensizlik yüreğimde tonlarca ağır, sensizlik yakıyor içimi cayır cayır, ve sensizlik içimde bir bir deprem gibi büyüyor, artar azalmaz bir deprem gibi, sensizlik sigaramı peş peşe yakıyor. Ve sensizlik bana intihar kokan şiirler yazdırıyor .
Baktım da gözlerin gözlerimden gideli seneler olmuş , artık aynalarda bile göremiyorum seni.
Umutlarım bir gül yaprağı gibi sararmış solmuş,, sakallarım bembeyaz yüzüme kırışıklar dolmuş,,
nedense hala özlüyorum seni..
Sen kendince ben seni unutamam mı sandın.
Aç bir köpek misali sevdam Kapında dilenciyken ,
acı bir tütün gibi sarsa da ciğerimi sensizlik ,
yokluğuna hazırım.
Bir direniş ilan etti kalbim sevdana,
savaşın tam ortasında ve alıştığım vazgeçemediğim her şeye karşı.
Bir savaşı kabullendi yüreğim karanlığı aydınlatan bombaların gürültüsünde ve anlık ölüm korkusunda, intihar a el sallarcasına.
Gözlerimi karanlık ufuklara bir mıh gibi çakmışım, gecenin saat bilmiyorum kaçı,
yokluğun sanki zehirli bir hançer gibi saplanmış yüreğime,
yokluğun beni benden alıp götürüyor,
Şimdi ben sana o masum o çocuk yaşlarımızı geri getirsem ,
mahalleimizi, ve senin mahallemize ilk geldiğin o günleri geri getirsem,
senin için mahalledeki tüm yaşıtlarımla dövüştüğüm o günleri geri getirsem,
Kirlenmiş bu ellerimi ve bu kırk yaşımı söküp atsam, koşsam sana uçarcasına koşsam,
Ben ne ağır yükler gördüm senin yokluğunda,
ben bir mecnundum bir Leyla uğruna,
ne yaralar aldım. Ne yalnızlıklarla baş başa kaldım. Sen ne bileceksin ben nasıl cayır cayır yandım, yokluğunda yokluğunda...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!