Bir tarih masalında
İki jandarma
İki yanımda
Kompartımanda
Kelepçe ellerimde
Düşünce beynimde
Dertliyim ben dert satarım
Dertliden dert alan yok mu?
İşte kurdum dert pazarım
Dertliden dert alan yok mu?
Çeşit çeşit dertlerim var
Dokunmayın bugün bana
Dost elinden yaralıyım
Dolanırım yana yana
Dost elinden yaralıyım
Düşmanlarım kim bilirim
Işıl ışıl mavi gözlerin
Tüylü tüyüydü patilerin
Hatırımdadır cilvelerin
Özledim seni Boncuk kedim
Sobanın yanını sevrdin
Olsun yanında mutlak bir kalemin
Yazı yazmaya bir küçük defterin
Not tut ki uçmasın hiç bildiklerin
Söz uçar gider yazı kalır elbet
Zamanı iyi kullan ömür kısa
Seni hain, seni zalim
Sorarlarsa öldü derim
Viran ettin benim halim
Sorarlarsa öldü derim
Saçlarımı ağarttın sen
Soruları çeşit çeşit soranlar
Etrafına aklı verip duranlar
Eleştiri varsa hemen kızanlar
Söyleyin ne zaman uslanacaklar
Her dem çevresini kırıp dökenler
Uyan artık işçi gardaş
Herkes sana olur yoldaş
Engelleri birlikte aş
Çarklarına 'vur' 'vur' gayri
Hesabını 'sor' 'sor' gayri
İstanbul Boğazı’nda
Bir yaz akşamın da
Seyrederken denizi
Bakıyorum gelip geçen gemilere
Suda kuru yaprak misali
Sallanan balıkçı sandalları.
Mevlüt’tü adın Mehmet derdik
Hepimiz seni çok severdik
Bekleyip yolunu gözlerdik
Ölünür mü hiç Mevlüt Baba
Ne acelen vardı ihtiyar
Teşekkürler-Şiir dostlarına saygı ve selamlar-İsmail Güngör