Karanlık sandım evvelâ,
nefsin susuşunu…
meğer gafletmiş o sessizlik,
ve hakikat
ışıksız bir secdenin üzerinde doğarmış.
Gözüm değil,
gönlüm alıştı zifiriye;
zira göz, nazarı görür
gönül ise sırrı.
Ve sır,
ışığın sesidir
lâkin sessizlikte duyulur.
Bir kıvılcımdı evvel,
kalbimin en kuytusunda
ben yandım,
ışık da o yangından doğdu.
Zira nur,
ateşin içinden zuhur eder bazen;
İbrahim’i serinleten
aynı ateş gibi…
Ne kandil yaktım
ne bir meşale bekledim.
Işık,
kitabın satırından değil
levh-i mahfûzdan indi üzerime.
Sustukça,
dilime değil gönlüme yazıldı sırlar.
Ve her susuşum,
bir ayet gibi parladı içimde.
Anladım:
ışık dışarıdan gelmezmiş,
bendeki ben silinince
Hak tecellî edermiş.
Şimdi,
ne bir güneşe muhtacım
ne de bir fânî yıldıza
çünkü içimde
“Ol” diyenin
nûru doğdu
ve ben artık
kendi varlığımda
hakkın sonsuzluğunda eriyorum.
S.GÖL
Seyrani Göl
Kayıt Tarihi : 8.8.2025 07:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!