herkesin kendini akıllı zanettiği bu dünyada delirmek en iyisidir belki de.
Gözlerin ateş ve su misali bir kadeh
Ben baktıkça sarhoş oluyorum
Yüreğim içtikçe yanıyor..
Ve ben hep sana susuyorum..
Aşkın, yasaklanmış dilimde bir türkü sevgilim.
Dağıtılmayı bekleyen şehirler süsleniyor,
Halaylar çekiliyor ölümüz üstüne.
Zift karası ellerde kırmızı kuşaklar,
Beyazı bağlıyor üryan ruhsuz bedene
Kına değildir bu yakılan avucuna,
Umutlarımdır.
Sür sürünü sevgili çoban,
Yerel menfaatçiliğine doğru.
Unutma lakin,
Say tek tek işsiz koyunlarını
Sürsün sayısal üstünlüklü ağalık şanın.
Sür hadi çobanım sürünü
Kalemin parmak uçlarımızdaki sızısı,
Gözlerinden şiirler akıtıyor sayfalara.
Bu masada,
Bütün kadınlar meze yapılıyor şiirimize.
Sükun bulutların bakırsı haykırışlarında
Kısık sessiz gece;
Bir motor sesi isyanında bugün
Saksısında topraksız bir çiçek
Zamansız .
Bir su damlası akışkan değil
Sansürlediğim kelimeler,seni yazıyor.
Tutukladım.
Üzeri karalı cümleler, seni haykırıyor.
Hepsini yaktım.
Rüyamda bir isyandır gidiyor.
Senli esirler, özgürlüğe koşuyor.
Bir şemsiye ne kadar ıslanır,
Korumak adına kimilerini.
Masada duran mandarin,
Haberdar mıdır
Kırmızıyla sarının aşkından
Yağmurlar yolladın üstüme.
Dur durak bilmedi.
Kuru çay kaynadı,
Sokağını sel bastı insanların.
Bulutlar karanlık,odam da öyle.
Yürüyordu
Yol bir adım önde tamamladı
Aylaklığı,ayaklarından.
Bir köpek yatıyordu
Eczanenin e sinden yansıyan
Kırmızı battaniyesiyle .
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!