En kalın sesleri sazıma verdim
Çalmasam bir türlü çalsam bir türlü
Gülün kokusunu yüzüme sürdüm
Silmesem bir türlü silsem bir türlü
Bir zamanlar
Bir zamana yol aldım, fazla değil yirmi yıl
Komşuya giden tabak, boş gelmezdi o zaman
Muhabbet yer minderi, oturuş değirmi yol
Şakayı duyan şahıs, boş gülmezdi o zaman
Şefkatli sobamızdır, bacaya isi veren
Yetmiş iki renk ile, dumanımız sevgidir
Doğaldır yeşilimiz, yoncaya süsü veren
Sarmalayan ahenkle, amanımız sevgidir
İki kelam etsem, kökü sökülür
Halini arz etmez, insan mıyım ben?
Esneyen ağızın, eki dökülür
Dünyaya maskara, lisan mıyım ben?
Biz
Hak adalet üzre, Kur'an davamız
Mezarlı sözlerle, yıkılmayız biz
Elimiz semada, her an duamız
Nazarlı gözlerle, bakılmayız biz
Bize denk geldi
Kader mi diyelim talih mi bilmem
Askıdaki laflar bize denk geldi
Gördüğüm rüyalar sarih mi bilmem
Bize mi düştü
Bu fani dünyada, gülmek isterken
Dertlinin tasası, bize mi düştü
Bir parça ekmeği, bölmek isterken
Hırsızın yasası, bize mi düştü
Sahil selamet var, efkar neyime
Gününü gün etmek, bize yakışmaz
Çift gözüm görüyor, inkâr neyime
Asılsızı gütmek, bize yakışmaz...
Rahat rahat, baş yastıkta yatarken
Bizim köy
Varla yok arası şükür ederek
Ben işte o köyde büyüdüm bacı
Yeni icatlara fikir güderek
Ben işte o köyde büyüdüm bacı
Bu dünyaya diz sürmeden
Boşa döndüm anlamadım
Yazın sonu güz görmeden
Kışa döndüm anlamadım
Yer yerinden oynadıkça
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!