İntikan Şiiri - Bilgehan Tuğrul

Bilgehan Tuğrul
5

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

İntikan

celallen içimde durma
çık dışarı oynayalım
sen utangaç bir kağıt
kuytu sokaklarda tinercilerden kaçan
ben kaldırımları doğurmuş
ateşini çoğaltmak isteyen bir kadın

cellalen elimi kes ölüm hakkını çaldım
haddimi bildir bana haddini
kelepire çıkmış hayallerimi
varsın satalım gerçek bilmiyorsa kendini

izi kalsın damağımda kanıma batan camın
amiraller denizkızlarını taciz ederken
gözlerini kaçırdın, canımdın, çıktın, oynayamadık hiç
eşyalarına göçme emri verildi
eve dönmeyi beceremedin, yüzüne bulaştırdın
leşçil kalbin vardı vicdanın geç boşaldığı yerlere
komşular uyuyamadılar da uyanamadılar da

tavizler ver, gemilere bin, yazgını üzmeye gebe bırak anlardan intikan al, boşalt şırıngılarını çok sevil miş piçlerin havuzlarına, emret, komutanım sana her halde lazım, komutanların da ihtiyacı vardır vermek kadar almaya, emret, komutanım, elinle alnın birleşince utanır ayaklarım

karanlık akşamların üstünü ört iskeletli çocukları etle kapladığın gibi, mendiller boyuna kanarken gürültüleri dindir izmaritlerin morga susamış sıcaklıklarıyla, polis tankerlerle gelsin, ağzımın çiçeklerini ıslatmak için, kıskan beni, geceyi örttüğün yerden başlayarak aç, parıltımla yuva kur, büyüyünce sokak lambası olmak isteyen çocuklarına, simlerim umuttur insanlarla düzleşen peri kadınlara

çok geceli günler vardır, sevişmek çok kere selam verilen ibadetler gibi, jenerikte hep aynı isim, en sevdiğim en sevdiğim, dili kullanım tarzı deneysel şiir arayışı gibi çok sesli, komşular on kere yüzü arar ihtivalar yangın ikizi yakışıklı kırmızı adamlar hortumla köpük köpük söndürür bizi sırılsıklamlık içimizdeki, denizin yer altı tünellerinden geçen ince trenleri dalga dalga uyandırır, karşılıklı gidip gelmeyle yer değiştir me becerisinin üstünü çıkarır, baldırları ne güzeldir en ön vagondaki koltukların, tepemiz cız eder bir bakmışız kafamıza atılmış kavuşamamış ev köpeklerinin kuyruk yağları,
acısı geçsin diye kızartılır insanın eti, bu yüzden yaralara iyi gelir güneş

dua et, kuyuları seven yanlarının verilmiş sadakası varmış, bendeki kağıtlara bıçak çekmeyen su, tarçınlıymış. siyanoakrilat eylemi durulduktan sonra kalbimi soğuk aldıysa salyangozlarının tavan aralarında yalvarma ayinleri gerçekleşecek, dua et cinayete kurban gitmesin diye evler. sen duy diye, duy aşkımı duy, çıldırırsa karım yağarsa odama tanrılar en dağ yerlerini açarlar kırbaçlanmak için, ben sana kızamadım diye dinleri sahiplendi ateistler, duy artık duy, sendeki bu boktan huy, yüzünü vermezsen daha kemikten bulurlar sanrısı, demirden, hıncını, yaşamak. yaranamadığın köpeklerin efendisiyim diye beni çok kıskandın, bir tahttan değil yaradanın dan hoşlansaydın. sürekli büyüme eğilimi gösteren yumru, aramızda bulunur muydu? aksine nurla kaplanırdı ur, iyi huylu tümörler bağışlardık ikinci el bahtta oturan kraliyetlere, sen beni kıskacınla itmeseydin boğulduğum her okşayış için yengeçlere çamur fırlatmazdım, kusmazdım ağzımdaki bataklığı içimin kanepesine yerleşen yeşil bir dev olmayı becerebilseydin, nanelerimi ağızdan vermezdim kurbağalara

ben senin için kesme hızımı arttıran taraflarımı törpületmişim, jiletlerle yattımsa zevkten mi! yanlışlıkla daha az kesil diye kurban vermişim tenimin yumuşak taşlarını

çok geceli günler vardı sevişmek aşkın selasını getir e bilir, gibi dese de bilirkişi, getirir, keskin olmalı kağıda batan etin intikamı, yaram siyaha bulandıysa yas mı denir hemen, örtündümse kırk gün yalnızca acımın mı bildirisinden, başkaldırıyorum meleğine ölümün, silahını doğru kullansın diye dışımdaki cürüm, yokluğumu var etse ne yazar varlığım bir kere kurulduysa, akım var akım, kanıma akın cinnetler! aşklarımın utangaç papirüslerini ıslatın, delin geçin üzerinden güneş geçmemiş yaralarımı, geçin üzerimden, AKIN.

Bilgehan Tuğrul
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 20:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!