Uykusuzluğundan belli; kafanda bir sürü birikinti,soru işaretleri.Gecenin en ileri saatinde sigaranla başbaşasın.Uyursan sorgucular yine soru soracak rüyalarında.
İşkenceleri yeniden başlayacak mutsuzluk zebanilerinin...Gecenin en ileri saati.
Paslanmış demirleriyle sığındığın tek yer o dar ranza.Duvara yakınsın,ufacık bir pencere var duvarında.Dışarıyı görmüyorsun,sadece gece mi gündüz mü pencerenden vuran renklerden belli oluyor.
Biten her günü çiziyorsun duvara,bitmeyen her güne lanet okuyorsun.Bütün sevdalarını yaktın; geriye külleri kaldı.Savur gitsin,dediler gökyüzüne,savurmadın...
Radyoda bir yanık türkü,gecenin en ileri saati.
Uykusuzluğundan belli,kafanda birikintiler,soru işaretleri.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta