Ince Sızım,
Konya Ovasında gökyüzü, sanki uçsuz bucaksız!
Toprak, taa bin metre öteden
kendine gömülü yumurtayı görecek kadar düz ve bereketlidir.
Hele Baharın gelmeye görsün
Kadınlar, Tuman üstü Önlükleriyle,
komşu tarlalarda,
Çentelerinde azıklar,
Keçi boynuzlu bıçaklarla
Gün dönümüne dek
Yemlik,Cırtlık,Madımak toplamaya çıkarlar ..
Karasaban,
Pulluk,
Traktör
Ovanın karnını yardıkca
Yılan,
Fare,
Börtü böcekler, geç kalan bahara söver
ve Leylekler topuna meydan okur
Ayrık otlu Keseklerin üstüne
ince uzun bacaklarıyla bastıklarında..
Koca gövdeli, gözü gağasına yakın
Ali avazlı Semahın Sultanları,
ölüm bulutlarına aldırmadan, uçuup gider
Obalar üzerinden
Bıldırın dans edip Cem durduğu havzalara doğru!
Bozkırın, egri büğrü çatısız evlerini
Yazın kavurucu sıcağında,
Gedavet rüzgarları soğutur..
Yamacın kumlu yerlerinde
Şarap Üzümleri çoktaan yetmiş bile!
Bağ evleri huymalık gibi
dağıtmışlar ortalığı yine gece gece!
Saçayağı, Maşa,Tencere ve kalaysız kaplar,
kapı önüne rastgele atılmış,
Tavus babanın, Meram bağlarının birinde.
Gök,kendi içinde karardı!
Vuruyor kendine,
gürültülü Sarı zikzaklar,
uzaklarda bir yerlere
taa Sulakyurt´tun oralarında bir yere düşüyor!.
Kurumuş otlar yağmur öncesi
ince hortumlar içinde havada uçuşuyor!
Telaşa çorak dam üstlerinde,
oradan oraya koşuyor Kalekışla´da!
Tumanlı kadınlar serili Hedikleri,
Naylon ve kilimlerle örtmenin derdindeler.
Hava iyice karardı
Bulutlar nerdeyse Toprağa yapıştı
Gök delindi
Şimşek çaktı
Deli Hacca
kulağını kapatıp
yere çömelip üç defa üç saydı
Yıldırım, yüz metre ötede elli yıllık çınarı vurdu!
Korku dile geldi,
“Yarabbi, Bismillah, Bismillah! ”
Meram bağlarından yüklediği kokuları yüreğine serpip
Bozkırı aşıp giden Telli Turnalara,
Kalekısla´lı bir Gelinin yaralı yüreğiydi yalvaran,
“Aliyi seversen 3 kere dönde git“ dedi titreyen sesiyle!
Bahtı çile yumağına dolanan
kaderi, yazıda yabanda kaybolan o sevda
Avurdunu avcuna alıp Kerpiç Duvara yaslandı ..
Gözü Ovaya dalıp kaldı
Ince sızılı selamını,
kalın sesli kuşların kanadına dolayıp
bir türkü tutturdu inceden inceye
Dağların, dağların ardindaki hasretine!
'Allı Turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle'
Haydar Metin
Haydar MetinKayıt Tarihi : 24.2.2017 01:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Toprak, taa bin metre öteden
kendine gömülü yumurtayı, görecek kadar düz ve bereketlidir.
Bahar gelmeye görsün,
Kadınlar, Tuman üstü Önlükleriyle
Komşu tarlalara, Çentelerinde azıklarla
Yemlik,
Cırtlık,Madımak toplamaya çıkar gün dönümüne dek!
Herk vakti,
Pulluk,
Karasaban,
Traktörler Ovanın karnını yardıgında
Yılanlar,
Fareler, Börtü böcekler
geç kalmış bahara söverken
Leylekler, agır adımlarla meydan okur herkese
Ayrık otlu Keseklere basarak..
Koca gövdeli
gözü gagasına yakın
Ali avazlı Semahın Sultanları,
üstündeki ölüm bulutlarına aldırmadan
uçup gider Obalar üzerinden
Bıldır dans edip Cem durdugu, havzalara dogru.
Yazın kavurucu sıcagında,
Bozkırın, egri bügrü çatısız evlerini
Gedavet rüzgarı sogutsada
Yamacın Şarap üzümleri, kumlu yerlerde, çoktaan yetmiş bile!
Bag evleri huymalık gibi, dagıtmış birileri yine gece gece!
Saçayagı,
Maşa,
Tencere ve kalaysız kaplar, kapı önüne rastgele atılmış,
kullanılmaz haldeler şimdi.
Tavus babanın, Meram baglarının birinde.
Gök,içinde karardı!
Vuruyor kendine,
gürültülü Sarı zikzaklar, uzaklarda bir yerlere iniyor.
Kurumuş otlar havada uçuşuyor
yagmur öncesi ince hortumlar içinde.
Telaşa çorak dam üstlerinde,
oradan oraya koşuyor Kalekışla´da!
Tumanlı kadınlar
Serili Hedikleri, naylon,kilim ve çuvallarla örtmenin derdinde
Yagmur öyle cöktü ki
Sanki gök delindi!
Ortalık gerildi!
Şimsekler çaktı!
hava karardı!
Deli Hacca korkudan, gözünü kulagını kapattı!
Yere çöktü hızlıca!
“Yarabbi, Bismillah, Bismillah! ”
Korkusu dile geldi, üç defa üç saydı!
Yıldırım, elli senelik agaca vurdu!
Meram baglarından, yükledigi kokuları yüregimize serpip
Bozkır üzerinden, uzaklara giden Telli Turnalara
Yüreginin yarasıydı yalvaran!
“Aliyi seversen 3 kere dönde git“
Duvara yaslandı avurdu avcunda.
Bahtı çile yumagında hapis, eli kendine küs kadın
şimdi vakitsiz semahlara aglıyor!
Ince sızılı selamını,
kalın sesli kuşların kanadına dolayıp
sessizce bir türkü tutturdu
Dagların,
dagların ardindaki hasrete!
'Allı Turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle'
Kaleminize sağlık...
konya ovasında bir mevsimin ve insanların yaşantısı yağan yağmurlar esen rüzgarlar arasında kadınların yaşamının zorluğu ne güzel dile gelmiş kutlarım
TÜM YORUMLAR (4)