Asırlar öncesinden ötere bir tufan kopmuştu
Bir vaveyla dumanı içinde dünya hissizken, sensizken Efendim!
Bir manşet düştü dünya gündemine
Gel! Diyordu, kim olursan, ne olursan ol gel
İçinde kopan tufanla, günahtan dağ dağ olmuş yükseklikleriyle gel!
Bir yandan Yunusum sev diyordu yaratılmışlıktan ötürü
kalemim denize düştü
yanaklarım yamyassı şimdilerde
dualarıma melekler üşüştü
kağıtlardan mermiler
silahlardan perşemde
dumanlı şehrime ismin düştü
ellerim yanarak geldi geçen gece
saçlarımdan düşüyordu parlak yıldızlar
ölüm ve yaşam arası bir uykuyken hayat
yanımda sadece onlar vardılar
yalnızlığıma kırık düşler katarak
kah anlayarak,kah anlamayarak
babacığım;
kirlenmesin üstün,
üzülme bana
ben gökyüzüne düştüm
.....
baba,tutmuyor elim,dilim
bır ölü ıle hasbıhal
dedım nedır ölüm
dedı,hıssızce uyumak
acı var mıdır dedım ölünce
acı gerıde kalanlardır dedı sessızce
dedım,kokusu var mıdır ölümün
toprağa verdim gözlerini
içine mahpus olmuş geleceğimle
ilk taşı ben attım sol elimle
görmüştüm oysa bir gün geleceğini
kanattığım tüm çiçeklerde
kaybolmuştum oysa
uçunca yukarılara
denizler damla olurmuş
geceyi örtermiş güneş
dönünce
uçarak döneceğim bende
damlatırken gündüze
şimdi koca bir dolap olsa
girsem içine saklanayım diye
geçen yılların hepsi içinde
karşılasa beni güzelce
canlansa eski resimler
hep resimlerdeki gibi olsa hayat
geri gelen mektuplarım!
saçlarımdan örgüleyip,
içinde ağladıklarım
yavaş yavaş sönen, aidiyetimden uzakta
kıvranan, kafa sancılarım
beynimin sahipsiz coğrafyasında asılı hafakanlarım
acıma bağla acını
kes al elimi ellerinden
dindir benim sancımı
sıcağında erirken ateşim
dokun ruhuma, tut kirpiklerimi
dökülsün içimden ellerim



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!