Canım sıkkındır, içim karanlıktır
Beni uyutmayan sebepler vardır
Emin ol hiç sorun değil
Seni anımsamaya devam ettikçe
Düğümler esneyecek, çözülmeleri kolaylaşacaktır
Anlaşılmamanın verdiği huzursuzluğu ve değersizliği az şey verir. Bir şeyleri birilerine bir ümitle anlatırsınız. Bir sürü benzetme yaparsınız, örnekler verirsiniz. Beni anla diye çırpınırsınız. Belki de tek cümleyle açıklanabilecek bir durumu cümlelerle aktarmaya çalışırsınız. Ama karşıdaki anlamaz. Çünkü anlamaya niyeti yoktur. Anlamak istememektedir. Bazen bazı insanlarla duygusal hassasiyetiniz aynı olmayabilir. Böyle durumlarda ne kadar hassas olduğunuzu anlatmak yerine o yerden sakince uzaklaşmak en iyisidir. Dünyanın en zor ama gerçekleştiğinde en huzur veren şeyi şudur ki değerinizi kimsenin belirlemesine izin vermemeniz. Bunu içselleştirdiğinizde siz sizi anlasanız yeterli oluyor. Kimseden bir onay, anlaşılma beklentisi içerisinde olmuyorsunuz. Fakat böyle bir şey çok da mümkün değil. Bunu gerçekleştirmek müthiş bir bağımsızlık ve özveri ister. İnsan sosyal bir varlıktır. En kimseye ihtiyacım yok dediği, her alanda doyum yaşayıp refaha erdiği zaman bile iki insanın birbirine gülümsemesine şahit olur ve içten içe buna özenir. O yüzden bu derece bir bağımsızlığın lüzmu yok. Hepimiz sevmeyi, sevilmeyi arzularız. Önemli olan bunu nerede, kimde, nasıl bulduğumuz ve nasıl koruduğumuz. Bize ayrılmayan masalarda yer işgal etmeyelim. Yoksa bizim de yerimiz işgal edilir ve ayakta kalabiliriz.
İnan en kalabalıkların derinlerinde, en ücralarda var olsan da gözüm seçer seni. Gecenin ortasında ışıldayan ay gibi parlarsın benim için. Varlığım, varlığınla harmanlanmış fakat bihaber. Duygularımın tersi olan davranışlarım, o kadar iyi oynamış ki benliğim bile inanmış buna, tesiri altına girmiş. Ama farkındayım artık. Anlıyorum bazı şeyleri. Okyanusun en dibine gömülmüş, yok sayılmış, yok davranılmış, üstünden tekneler yürütülmüş hislerim ayın yansıyan ışıltısıyla yüzeye çıktı. Çünkü buna ihtiyacı vardı. Ama yine de her ortaya çıkan duygu gösterilmek zorunda değildir. Bazen bunu anlamak ve kabullenmek gerekir. Kabullenişlerinle beraber yoluna bakmak gerekir. Gün ışığıyla aydınlattığım gündüzümde seni bekleyeceğim. Bir an önce gece olsa görsem o ak ışıklı ayı diyeceğim. Ama gece olduğunda sen benden emdiğin ışıkla parıldarken ben olmayacağım. Bu böyle sürüp gidecek. Ve zamanla ben kendi gündüzümde sen de kendi gecende mutlu olmayı öğreneceğiz.
Çiçek gibi olsun benliğiniz.
Doğru yerde,
doğru zamanda,
alabildiğinizi alıp gelişiminizi tamamlayarak
tüm görkeminizle açın.
Varoluşunuzun ardındaki çabayı kimse bilmeyecek ve güzelliğinizi ezelden sanacaklar belki.
Yıllarca geçmemiş umudum, sönmemiş ateşim var
Seneler dem vuramadı içimdeki yangına
Kibrit de bende, su da bende, hava da bende
Gönlüme ne koyarsam onunla meyletmeye yeri var
Birilerinin yokluğunda aklıma gelmedin hiç
Boş zamanlarda düşünmedim seni
Güzel giden hayatımın doldurulamayan bir yerisin
Seni düşünmek için bir boşluğa ihtiyaç duymadım, seni düşünebilmek için bir boşluk yarattım
Seni görünce mutlu oluyorum
Görmedigim zaman üzülmüyorum
Varlığın neşe verirken
Yokluğun hüzün getirmiyor
Her şey dozunda ilerliyor
Alışmaya başladı bedenim
Elimden kalbime uzanan bir üşüme hakim bedenimde
Üşüyen elim mi mi yoksa kalbim mi
Ayırt edemiyorum
Kalbimden elime uzanan bir sızı hakim bedenimde
Sızlayan kalbim mi yoksa elim mi
Görüneni gerçek algılamak
Fıtrata denk değildir
İnsan hep görünmeyenin ardına bakarak
Hakikati arama eğilimindedir
Oysa bazı zamanlar tek gerçek
Bir şehirim ben
adını duyunca "Öyle bir şehir mi var?" dediğin
Bir kitabım ben
yazarını bile bilmediğin
Bir şarkıyım ben
her çaldığında geçtiğin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!