Kirletmekten çekinme sakın ha henüz buruşmamış ellerini.
İnsancıklar çekiniyor mu bak kirletmekten gönüllerini?
Ona bulaşma, buna dokunma, şuna hiç seslenme diye zora koşma kendini.
Çok hücreliler beyinlerini kalplerinin üzerine koyup yakmışlar gör hallerini.
Bırak eski lügatlerde bile anlamları silineyazmış birkaç eski kelimeyi.
Nefsince coşup yaşamak şimdilerde övgüye layık; öğren dilenmeyi!
Eşrefi mahlukat bu zamanda sadece cesedinin güzelliğinden ibaret.
Ruha dokunmak imkansız ve de sevmekte ısrara gösterilmez dirayet.
Dakikalara sığacak şehevi arzular önüne geçmiş zamanın ötesine taşan hazların.
Kışlar düşünmeye ayrılmış, baharın tadı yok ve kime sorulmalı günahı yazların?
Güneşin batışı ya da doğuşu ders vermiyor sadece içki masalarına meze oluyor.
Günlerin birbirinden farkı yok birinin içi boşaltılıp bir diğerinin içine doluyor.
Gedikli artık insanların takvimi, hayatlarının içi oyuk oyuk boş kalmış.
Kimse kendi hevesle kazanmamış, biri biriktirmiş, bir diğeri ondan çalmış.
Ne kadar battıysa ziftin içine insan çekinmemiş zamana atmaktan kabahati.
Zaman kendine düşeni yaptı halbuki; biz kurmadık mı her durduğunda saati?
Bir ışık huzmesi süzülüverse bizlerin kuytu, köhne gönüllerinden içeriye.
Aydınlanır mıyız ki, bir parçacık ışık yüreğimize girmeyi başardı diye?
Varsa eğer böylesine zor bir kurtuluşun milyonda bir de olsa ihtimali,
Hiç durmayıp başlatalım gönüllerde insanlık adına aydınlık ihtilali.
Dolduralım boş çuvallara dönmüş bünyelerin içine ne kaldıysa güzellik namına.
Sığmaz olsun bir daha,sevmeyi öğrenip benliğini unutmuş iki ayaklılar, kabına.
Kayıt Tarihi : 31.3.2010 10:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!