gündüzleri anlamıyorum artık
ışık her şeyi gösteriyor ama hiçbir şeyi açıklamıyor.
gölgeler geceleri daha dürüst,
insanın içini dışından daha iyi tanıyorlar.
bir sandalye çekiyorum içime,
bir masa kuruyorum kendime
ve konuşuyorum;
ben dediğim o sessiz, kıpırtısız adama
hiçbir soruma cevap vermiyor
ama gözleri hep bir çığlıkta donmuş gibi.
yalnızlık, bir seçim değil bazen;
bir durakta unuttuğun çocukluğun gibi
geri dönemezsin çünkü zaman,
gittiğin yer değil
kendi içindeki evini terk etmektir.
bir gün, ansızın,
bir sismik kırık oluşuyor ruhumda
ne fay haritasında yeri var
ne de yardım ekipleri geliyor ardından.
yalnızca sen biliyorsun
içinin nereden çatladığını.
ve şiir yazmıyorum aslında ben,
kendimi onarıyorum cümlelerle.
benim şiirim yara izidir,
ve ben…
ben bir şiirbaz değilim,
ben yaralarını kelimeyle dikiş tutturmaya çalışan bir sabıkalıyım.
herkes geçerken yoldan,
ben kalıyorum kaldırımda
bir gölgeye gölge gibi yaslanarak.
bir martı değil, bir cümle uçuyor içimden
ve kimseye çarpmadan gökyüzüne karışıyor.
bazen bir gülüş eksilir senden,
ve artık aynada kimse gülmüyordur sana.
o zaman anlarsın:
yalnızlık kalabalıksızlık değilmiş
kendinle konuşurken bile
hep susmayı tercih etmendir.
ben artık sevinçleri küçültüp
hüzünleri büyütüyorum içimde.
çünkü büyüyen tek şey
kaybediştir bu yolda.
ve sorma bana neden sessizim diye,
çünkü bazı kelimeler
susarak daha doğru duruyorlar yerlerinde.
ve bazen insan,
bir şiirin tam ortasında
kendi mezar taşına rastlıyor.
Kayıt Tarihi : 12.7.2025 11:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!