İçimizdeki Şeytan, İçimizdeki Aşk! * Şii ...

Atilla Birkiye
155

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Macide, Ömer’in ellerini yakalar, onu kendine doğru çeker, bir güvence bulmuşçasına sokulur ve kulağına fısıldayarak: “Sizden başka hiç kimseye inanmıyorum ve sizi seviyorum” der. (s.133) Bu, İçimizdeki Şeytan’ın üçte birlik bir bölümüdür ve pek güzel biçimde burada da, etkili yazılmış ama sonu açık bir aşk öyküsü yâni bir novella olarak bitebilirdi. Ancak başkarakter Ömer’dir ve onun kişiliğinin yoğun çapraşıklığı, yazarın niyeti böyle olsaydı bile, olay örgüsünü dolayısıyla romanı devam ettirirdi. Peki hangi nokta, hangi aşamadır Macide’nin “Sizden başka hiç kimseye inanmıyorum ve sizi seviyorum” demesi? Aşkın çağrısının duyumsandığı bir bahar gecesinin sessiz vaktidir.
Macide son zamanlarda eve geç gelmektedir ki bir akrabasının yanında kalmaktadır. Bu geç kalış yüzünden, dahası vesilesiyle altından kolay kolay kalkamayacağı ve yanıt da veremeyeceği hakaretlere uğrar. Sonra, evet genç bir kadın için sokağa çıkmanın imkânsız bir vaktidir, bavulunu toplar, nereye gittiğini bilmeden ama son derece kararlı dışarı çıkar. Aynı kararlılık ve bilinmezlikle yürür. Biraz ileride, o akşamüstü Boğaz’da kayıkla mehtap gezisine çıktığı Ömer beklemektedir. Son günlerde eve geç gelmesinin nedeni de Ömer ile buluşmaları, gezmeleridir. Ancak hakarete uğramasının asıl nedeni, iki ay kadar önce babası ölmüş olduğundan memleketten ailesinin gönderdiği paranın kesilmesidir. Macide’nin de kaldıramadığı budur! Ama orada Ömer’i bulacağını hiç tahmin etmiyordur!

Piyano Çalan Taşralı Kız
Önceki yıl ortakolu bitirmiş, ancak okula iki yıl geç gönderilmiş olduğundan genç bir kızdır artık. Öte yandan ilkokul zamanından beri müziğe olan yeteneğinden dolayı hocalarından özel ilgi görmüştür. Nitekim bu ilgi yüzünden, ortaokul ikinci sınıfındayken müzik öğretmeni Bedri ile anlamsız yere adı çıkacak, Bedri de romanın ilerleyen sayfalarında bizim karşımıza çıkacaktır. Macide’nin akrabalarından Emine teyzesi, kocası Galip ve kızı ile Balıkesir’den ayrılıp İstanbul’a gelmiş, Şehzadebaşı’ndaki bir evde oturmaktadır. Emine’de taşra görgüsüzlüğüyle bir sınıf atlama arzusu vardır; bu yüzden de, müzik yeteneği olan Macide’yi yanına alıp, konservatuara gitmesine ön ayak olur ama Macide’nin babasından da her ay bir para doğal olarak gelecektir.
Ne var ki Macide bu evde yalnızdır, yabancıdır. Emine teyzesi Batılılaşma’nın ya da alafrangalığın bir simgesi olan piyanoyu gayet güzel icra eden kıza son günlere kadar yâni paranın kesilmesine kadar yakınlık göstermiştir. Biraz da, hemen hemen hiç kullanılmayacak ya da kırk yılda bir özel misafirler geldiğinde ortaya çıkan bardakların, kadehlerin, tabakların sergilendiği misafir odasındaki vitrinli büfe gibidir Macide, Emine teyzesi için! Kaldı ki Macide, Balıkesir’de de yalnız ve yabancıdır. Öte yandan bu yalnızlık ve yabancılık durumu onu, iki ayağı üzerinde duran dirençli, kararlı genç bir kız yapmıştır!

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta