Karanlık bir odada saklanır sesim,
kapılar kilitli, pencereler suskun.
Gözlerimi kapattığım her anda
yüzü gölgelerden örülü,
ıslak bir ses yaklaşır.
Geçmişin soğuk nefesi
yüreğime değdiğinde titrerim.
Her kırık düş, her eksik kelime
omuzlarımda taş kesilir.
Pişmanlığın dili,
suskunluktan daha ağırdır.
Ama suçlu vicdanım değil, ben miyim?
Yoksa korkularımın yankısı mı?
Çatlamış camın ardındaki yüz her şeyi bilir;
kendimden kaçarken
en derin aynada bulurum onu.
Belki affetmekten başka çarem yok,
belki de en çok kendimden utanmam gerek.
O, saklı duran bir parçam
ve ben, onu susturmak yerine
adını söylemek istiyorum.
Sessizliğin taş yollarında
ayak izlerim geçmişe dokunur,
her köşede bir pişmanlık oturur.
Ama ben yürümeyi seçerim,
duvarlarımı birer birer yıkarak.
Belki de suçlu sadece insandır:
yanılır, tökezler, düşer
ama yeniden kalkar,
ve yeniden sevmeyi öğrenir.
İçimdeki suçlu,
gel, masamda sana yer var.
Kaçmaktan yoruldum artık.
Senin sesinle anlayacağım hayatı;
ve karanlığımın tam ortasında
ilk defa, kendi ışığımı yakacağım.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 10.8.2025 20:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!