SIRADAN BİRİ İŞTE...
Bir gün,
Her şey ansızın bitip gidecek.
Ne sen kalacaksın geride,
Ne de adını duyan olacak.
Her şey tükendiğinde,
Sadece kırlarda birkaç hatıra,
Bir bilsen Kalbim ne çok sevdi seni,
onu görmeyen Gözlerini, Sesimi duymayan o yüreğini ne çok sevdi.
hiç umudu bile yokken sevilmeye dair yine de vazgeçmedi sevdi Bir yudum seni.
karşılık beklemeden çıkarsızca sadece sevdi seni,
ne imkansızlığın umurundaydı, ne de hiç sevmeyecek oluşun.
her şeye kör, her sese sağır, her yüreğe dilsiz kaldı ve yüreğim sadece deli gibi sevdi seni...
Biliyorum, hakkım yoktu seni sevmeye.
Sen aydınlık yarınlardın, umut dolu;
Ben ise kanadı yaralı bir kelebek,
Yarını olmayan...
Ama olmuyordu işte,
Sen, şu karanlık dünyanın
En güzel ışığısın hayatımda.
Bunca sahtelik içinde
Korkmadan yaslandığım tek duvarsın —
Kendi duvarlarımdan bile sağlam,
Üstüme asla yıkılmayacak olan…
Geçti işte..!
Yaşamaya hevesim, insana inanasım,
hayal kurasım, sevesim, nefes alasım,
hepsi geçti benden.
Kırgın bir kalbim var şimdi,
yaşayamadığım her güzel şeye,
Ben bugün öldürdüm içimdeki seni..!
Ve yine bugün, tükettim tüm kelimelerimi, sana dair bütün hayallerimi.
öyle güzel gülüyordun ki, gözlerime bakarken ve öyle içten öyle samimi söylüyordun ki,
seni seviyorum diye, şu kahrolası kalbim ah şu kalbim.
öyle bir inandı ki sana, öyle güzel sevdim ki seni.
hiçbir neden aramadan, hiçbir beklentim olmadan.
Bak yine süzülüyor kuşlar gökyüzünde, yine delice çırpıyor kanatlarını, varmak istedikleri bir yer var yine çok uzaklarda.
Delice esen rüzgara aldırış etmeden, savrulup dursalar da oradan oraya, yine de vazgeçmeden devam ediyorlar uğruna her şeyi göze aldıkları Yollarına.
Bak yine gelmiş sana göçme Mevsimi yüreğimin, toparlamış ne var ne yoksa yüklenmiş sırtına. her şeyi göze alıp düşmüş hiç bilmediği Sen Yollarına, göç etmeyi bile bilmeyen bir serçe misali, küçücük kanatlarının kırılacağından bile Habersizce, Hiç aldırış etmeden sırtındaki onca yüke, hazanı yaşarken inceden inceye, koyulmuş kış gelmeden Sen Yollarına. geriye kalan sadece bir hazan ve birkaç damla yaştı gözlerimden yağan..!
Ey benim yüreği bana bencil sevgilim.
Hiç Acımadın canımı yakarken, kırıp dökerken, Oysa sevmeyi de biliyordun, değer vermeyi de ben seni başkalarını severken gördüm.
Ey gönül, gördün mü bak!
Asla dediğin ne varsa, tutuldun kaldın işte.
Kapılıp gururunun girdabına, savruldun durdun ve yenildin, asla dediğin her şeyin en acımasız haline.
Sus artık ve anla;
Asla vediğin ne varsa
Ah, o gözlerin...
Beni benden alan,
Dolu dolu bir bebek masumiyetiyle bakan,
İçinde kaybolduğum,
Bakmaya kıyamadığım gözlerin...
Gidiyorum, bak.
İçime sığdırıp hazan kokulu sonbahar yağmurlarını,
Damla damla yüreğime yağan gözyaşlarımı hayallerime sarıp,
Hayatın vefasızlık yükünü de omuzlayıp gidiyorum işte.
İçimde kopan onca fırtınayı sahte gülüşlerimin arkasına gizleyip,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!