Bir boşluğun kapısından giriyorum sanki şehre.
Bu şehir, benim kentlerimin yazgısı.
Denizi, martısı, rüzgârıyla...
İçimin sarsılmsz sancısı.
Öyle bir yer ki göğü yok sanki,
Öyle bir kent ki masum yüzlerin
Mahzun çığlıkları çınlıyor her yerde.
Sesim yankılanıyor o boşlukta, duyan yok.
Toprağı kazsam ellerimle mâzi filizlenir.
Ayağımın dibinde kızıl, sarı, yeşil yapraklar
Sıra bekleyen yolcular gibi meçhule.
Anılar treninden inmek istemiyor yarınlar.
Bugün, dünün pençesinde sızlıyor.
Bâki kalan son bir ses gökkubede,
Yeri göğü inletir gibi benliğimi çağırıyor.
Kimliği kayıp bir sefer benimkisi,
Rehberi ben, seyyahı ben...
Çorak toprakların suya olan sevisi,
Çatlayan dudakların son bir kelimesi.
Nice sonra kayboluyor zaman aradan.
Saatler, yitiriyor tiktaklarını.
Yüzüme yağan yağmur gibi bir hazan,
Hatırlatıyor yine bana nice yılları.
Bu şehir anılarımın şehri miydi?
Ya bu boşluk, çocukluğumun yaraları mı?
Bir başka şehirde buluşsak hasretlerde,
Boşluğun kapısını yine,
Deniz, martılar ve rüzgâr kapatır mı?
Nesrin Özdemir 2
Kayıt Tarihi : 19.9.2025 15:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Boşluk duygusu, maziye, şehre özlem.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!