adını anıyorum
ama ses değil bu,
derinlikten,
bir yerden düşüyor,
bir dalga kıvrılıyor sana,
geldiğim yerden,
Sobanın başında titreyen bir alev,
İçine çökmüş taş evin kalbi gibi…
Kimi zaman bir çocuk sessizce sorar:
“Annem neden yok?”
Cevabı yoktur;
Çünkü bazı acılar konuşamaz.
Aşk dedikleri ne lan
Ayağıma batıyor bildiğin diken
Taş gibi ağır, yük gibi
Ama bazen öyle bir dokunuyor ki
Sanki annenin eli gibi...
Sonra bakmışsın,
Bu gün,
bilmiyorum,
belki bayramdı.
Masada bir bardak,
Bir tabak,
ama eksik biri vardı,
Her gece,
rüyama düştü adın
tüm harflerin ıslaktı.
Gözlerin,
bir yangından arta kalan
sığınak gibi sustu içimde.
Bir şehir vardı,
kitap girmemiş, soru sorulmamış.
Bir çocuk vardı,
adını bile doğru yazamayan.
Bir anne,
kızına okul yerine ev öğreten.
Gece geç saatti. Mutfağın ışığı yanıyordu yine.
Kadın, ocağın başında bekliyordu.
Çay demlemişti.
İçmeyecekti biliyordu ama demlemişti işte.
Alışkanlıktı bu, umut gibi…
Çayın üstünde ince bir buhar,
Elveda ey dünya
Ayak izlerim kalsın sessiz sokaklarında
Elveda büyüdüğüm ev, tozlu hüzün içinde
Yaşadıklarım artık duvarlarında bir gölge
Elveda, içimi ısıtan solgun güneş
Bir şehir var içimde
belki de bir plan kağıdından düşmüş
karalanmış yollar, eksik caddeler
binalar yok, yalnız gölgeleri kalmış
adı unutulmuş sokakların.
ölmüş çiçeklerle dolu bir vazoyum ben
bir kadının elinden unutulmuş
bir çocuğun gözünden düşmüş gibiyim
ne su var içimde
ne bir tazelik ümidi
yalnızca kuruyan yaprakların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!