Sular boşandı kaynağından
Ne varsa önüne katıp gidecek
Kir ve pas prangalandı artık!
Su burgaçlarında eriyecek...
Yargılama beni, suçum bir ütopya!
Dağın yamaçlarında şırıl şırıl akan bir nehre benzer;
Adriyatik’ten Çin Seddi’ne akar gider.
Düşlerim onda gizlidir;
Çekik gözlü çocukların oynadığı bir oyundur.
Sonu Yörük diyarlarında biter.
Terazi tartmaz oldu kederi
Zalimde ferman mı biter
Turap yılgın, ölüm katbekat
Mazlumdan zulüm mü gider
Çalındı çırpıldı hayatlar,
Bize bizden kalan alanlar...
Tavanı kamış kaplı ve ince kavaktan
Lütfen zannetmeyin soğuk betondan
Toros dağlarındaki kırmızı topraktan
Esaret derler, bizi bilmezler
Hamiyet nedir, bihaberler!
Bir gece vakti çıkarız düze
Tek düze hırsızlığınız, artık ellerimizde...
Cesaret bizim ceddimiz ecdadımız
Esareti saymayız da saymayız
Soğuk bir Ankara günüydü
Suçsuzdum, günahsız
Resmi araca binen
Ruhsuzdu, vicdansız!
Yaptığı ise gereksiz
Fakülte yıllarıydı
Kahretti sözlerime gönül gözüm,
Kibir etti, gönül sofrasında özüm
Yalan dünya kör etti gerçeğimi
Tövbemi kabul eyle ya rab
Kem söz ile birleşti nefsim
Dağlardan, taşlardan dökülür geliriz
Anadolu’nun bekçisi, Fatih’in askerleriyiz
Yeryüzünde adaletin, inancın erleriyiz
Şu acunda her şey bir kanlı mezat
Silahlar şavkıyor gülden sokaklarda
Ve ben Kızılelma,
Günün ötesindeyim yine
Hem ırağım bir o kadar yakın
Ardı sıra dizilen gayelerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!