Aklıma bile gelmiyorsun.
Hatta yanından bile geçmiyorsun.
Çünkü; sen sadece kendini seviyorsun.
Beni hissedemiyorsun.
Dediklerimi anlayamıyorsun.
Çünkü; hissetmek nedir bilmiyorsun.
Amansız bir hastalıktı benimkisi.
Adı aşk idi, ilacı sevgi.
Hadi durma, kurtar beni.
Başka kim kurtarabilir ki.
Nasıl yaşarım yumuk gözlerini görmeden.
Nasıl dayanırım pamuk ellerini tutmadan.
Bak...İyi bak!
Yüreğim baş ucunda.
Sever seni hiç sevmediğim kadar.
Okşar saçlarını usulca.
Bak...İyi bak!
Ama gör.
Yakalamak lazım hayatı bir kenarından.
Sevmek lazım insanları.
İzlemek lazım öğrenmek için.
Bazen de boş vermek lazım.
Bazen eğlenmek sonra gülmek.
Sonrada ciddiyetini anlamak.
Gecenin,
Sel gibi ilerleyen karanlığında,
Tek tek kayboluyor tüm nesneler.
Gömülüyorlar yalnızlığın karanlığına.
Zifiri karanlık bir dünyada,
Artık sevmiyorum sevgili.
Gözlerine şiirler yazmıyor,
Saçlarına türküler söylemiyorum.
Nefret etmek istiyor ama edemiyorum.
Özlemiyor ve düşünmüyorum.
Üzülmüyor, kızmıyor,
Gülüşünün son demimi kaldı bana.
Kendi yaktığım ateşin küllerimi kaldı.
Argo kelimeleri güllerle mi süslesem.
Gayrimeşru gecelerde mum mu yaksam.
Dün düşünüyordum.
Bugün seviyorum.
Ama yarın unutacağım.
Ve bir çizik daha unutulanlar duvarına.
Bir ateş daha hatıralar kervanına.
Haritadan bir yol daha silincek.
Dalıp gittiğim yerlere dalıp seni çıkarmak isterdim.
Nefesimi son zerresine kadar kullanmak.
Acaba ne kadar derinlerdesin.
Nefesim yeter mi bilmoyorum.
Ciğerlerimde o kadar sen varmı acaba.
Vurgun yemesin yüreğin ulaşana kadar.
Hiçbir cümlenin cesareti yok karşına çıkmaya.
Ve anladım ki hiç bir yerde yazmıyor sevda.
Ya bizim anlayacağımız dilden yazılmamıştı.
Yada tarihte hiç bir kaşif bulamamıştı.
Kayıp hazinelerin haritalarını aramak daha kolaydı heralde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!