Haykır yüreğim,
Haykırabildiğin kadar.
Haykır ki duyuluversin;
Susmaların,
Yakınmaların,
Kahrolmaların…
Haykır yüreğim,
Haykırabildiğin kadar.
Haykır ki son bulsun; Susmaların,
Yanmaların, Hayıflanmaların...
Süz yüreğim,
O child—
Noble soul of sacred Gaza,
Let the heartless who doomed you
Be damned by the silence they worship.
If there must be cruelty in this world,
This is not a poem — it is the gravestone of conscience.
The city fell silent.
But not the silence of peace —
A silence that screamed
so loud
Cemil ve çocuk
yavaşça yerin altından yüzeye çıktılar.
Ama geldikleri yer
eski dünya değildi.
Bu dünya,
yaraların konuştuğu bir sessizlikle
Alıp başımı gideyim diyorum bazen —
bir su gibi,
kendini unutarak
bir taşa dokunur gibi
sessizce.
Yol taşlı,
gökyüzü ağır ve kapalıydı.
Cemil’in cebinde pusula yoktu artık,
ama yüreği vardı—
kayıp değil, rehberdi.
Leyla, ellerinde açtı
Bir kalabalığın içine yürüdüler.
Ama bu kalabalıkta hiç kimsenin yüzü yoktu.
Gözler vardı,
ama bakışlar yoktu.
Ağızlar vardı,
ama hiç konuşulmuyordu.
Zamandı senden geçen,
ben değil.
Ben hâlâ aynı cümlenin içinde,
aynı harfin ucunda bekliyorum seni.
Takvimler eskidi,
Zaman, su misali —
dokunduğu her şeyi sessizce aşındırır.
Ne taş kalır sabit,
ne insan aynı kalır aynasında.
Bir bakarsın çocukluk geçer,



-
Ibrahim Halil Aksoy
Tüm Yorumlarhttps://www.tilkikitap.com/kitap-basilanlar/kitap-baski-ibrahim-halil-aksoy-bir-ses-var-duyabilene-1749.html