İp sallanıyordu.
Ama düşen bir beden değildi sadece.
Düşen, insanın kendisiydi.
Kendine tutunamadığı her anda
biraz daha çözülüyordu ruhun düğümleri.
Gökyüzü ipi yukarıdan değil,
Kadim bir dosttur şiir
Dört bin yıllık bir hikaye
Bir yasağın pençesinde
Doğmuştur Enheduanna
Bir nehirde can bulmuştur
İki nehirin arasındadır izleri
Kadim bir dosttur şiir
Aşk da olmaz kavga da
Şiir olmasa
Söz saza ağlamazsa
Saz öksüz
Nağme Yarım kalır
Kadim bir dosttur şiir
Dört bin yıllık bir hikaye
Bir yasağın pençesinde
doğmuştur Enheduanna
Bir nehirde can bulmuştur
İki nehirin arasındadır izleri
Son kapıdaydılar.
Ne pusula kaldı, ne harita—
Geriye yalnızca kalbin derin sesleri,
Ve yürekte taşınan binlerce şiir…
Leyla göğe döndü yüzünü,
Cemil gözlerini kapadı.
Yol, bir anda yerin altına kıvrıldı.
Bir kapı belirdi.
Kapının üstünde şu yazı vardı:
> “Kalbini gömmeyen, yeniden doğamaz.”
Çocuk irkildi.
— Nereye gidiyoruz?
Kelimeler, birer dansçı gibi
zamanın sahnesinde adımlarını attı.
Her harf, bir soluk,
her cümle,
bir ritim.
Cemil, Leyla ve çocuk,
Kitap okuyorum adında
Oturmuşum bir bankta
Simit attığımız martılar
Seni soruyorlar bana
İştahları pek yok bu ara
Sen mi tembihledin yoksa
Kitap okuyorum adında
Sahilde bir bankta
Simit attığımız martılar
Seni soruyorlar bana
İştahları pek yok bu ara
Sen mi tembihledin yoksa
Bir çocuk, çıplak ayaklarıyla toprağa bastığında,
dünyanın en eski haritasını yeniden çiziyordu aslında.
Çizgiler, sınırlar değil, duygularla örülmüştü.
Leyla, bu haritayı avuçlarında tutuyordu.
— “Merhamet, sadece başkalarının acılarını görmek değil,” dedi,
“onlarla birlikte yürümek,



-
Ibrahim Halil Aksoy
Tüm Yorumlarhttps://www.tilkikitap.com/kitap-basilanlar/kitap-baski-ibrahim-halil-aksoy-bir-ses-var-duyabilene-1749.html