Ana kucağında mermi sesleri,
Serseri kurşuna hedef çocuklar.
Burnumun dibinde imdat sesleri,
Kurtarın! Diyerek inler çocuklar.
Babası uzanmış hemen sağında,
Yine ötmeye başladı guguk kuşları,
Havayı bulandırmak bunların işleri,
Zılgıt yiye yiye dökülse de dişleri,
Katiyen uslanmıyorlar bu dışlanmışlar.
Yıllardır tepemizdeler bir yumruk gibi,
Sararan yapraklar, boynu bükük bir kalem.
Kâh neşeli, kâh hüzünlü birçok kuru kelâm,
Ve nihayet gözyaşıyla konulan son nokta,
Her hatırayı günbegün anlatır vesselâm.
İki nokta arasında, binlerce ayrı nokta.
Kelimeler üzüntülü, mısralar dargın,
Heceleri bozulmuş, cümleler kırgın,
Aruz, bahtına razı, biraz da yorgun,
Fuzuli geçiyor günlerimiz artık.
Mefulün, mefailün de de görelim,
İplik iplik tezgâhlara gerildin,
İlmek ilmek çiçek gibi derildin,
Sedirlere, odalara serildin,
Yaşlandın da kenara mı atıldın?
Kadir, kıymet bilmeyenler ne anlar?
Âlem-i fani de bir garip âdemim ben,
Yâre-i hicran sardı gönlümü neyleyim.
Allâme-i Cihan sanmayın, nadanım ben,
Eğreti dünyada methiyeyi neyleyim.
Gözyaşıyla, firkatle açmışım gözümü,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!