Beni yerimden yurdumdan ettin
Başıma cellatlar diktin
Geçtin karşıma seyrettin
Gözün kör olsun felek
Geldin yine bana çattın
Kara yel gibi inim inim inliyor.
Bir bir koca yıllar devriliyor.
Ağustos ayıda buz kesiyor.
Gözün Kör olsun senin seneler.
Takvim dökülüyor bak yaprak yaprak.
Aç gözlü obur iştahlı
Allah gözünü doyursun
Karnı doysa gözü aç
Toprak gözünü doyursun
Yine memleket hasreti çöktü sineme
Yüreğimi içten içe kemirir durur
Sıla özlemi sızlar oldu derinden
Göz yaşları döker oldum gurbette
Ahbabım yok ki dökem derdimi
Gözümde büyüdü gurbetin yolu
Gidiyorum gidiyorum bitmek bilmiyor
Bilmem neye varır bu yolun sonu
Yaşlandım yoruldum gücüm yetmiyor
Kem sözlere hedef oldum
Yüreğimi deler de geçer
Can evimde vurdu beni
Deli divane diyerek gülerde geçer
Felek azılı düşman çıktı
Kana cana göz yaşına doymuyor
Obur iştahlı doymakta bilmiyor
Yüklendikçe yüklendik feleğin sırtına
Tel tel ağardı dökülüyor saçlarım
Gazel gibi sarardı soldun sakalım
Beni terk ediyor kirpiğim kaşlarım
Gün be gün ömürden gidiyor
Bir bakmışsın geçmiş zaman
Ömür dediğin dağın öte yüzü
Ne dostun olur yanında nede akraban
İş işten çoktan geçmiş olur
Kurduğun hayeller mazide kalır
Niye hep senin kahrını ben çektim.
Birazda sen benim kahrımı çek dünya.
Susuz çöllere fidanlar diktim.
Gün ola devran değişir dünya.
Sabır ile düştüm aşkın peşine.




-
Hüseyin Bayır
Tüm YorumlarKalemine sağlık