Hüzün Ve Yankı Şiiri - Ömer Çavuşoğlu 2

Ömer Çavuşoğlu 2
30

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Hüzün Ve Yankı

Diyebilirim ki ahde vefa sırtlanmış hayallerim
Ne yana döndüğümün bir önemi olmaksızın akıp giderken ömür
Ne leylak bahçeleri göründü gözüme ne ısırgan otları
Ihlamur kokuları altında beni sevişine bile aldırmadı yüreğim
İkirciklendikçe beynim manşetlere,
Aldırmadım..
Anka kuşu misali hedefime kilitlendim
Hangi hüzündü beni tarifsizliğiyle kuşatan bulacaktım onu
Hesaplaşmak mı hiç sanmıyorum
Alnından öpecektim beni bu çirkin dünyanın köhne düzeninden kurtardığı için
Huzurlu hissediyorum kendimi aslında
Göz göze gelipte kırdığım aynalar için üzülmüyor
Zeytin bitti diye kahvaltılarımı ertelediğim için kederlenmiyordum
Ne hesap yapmayı öğreniyordum gün ay yıl
Ne de yapamadığım hesaba uymamayı
Şiirsellikten uzaklaştıkça ağladığımı nerden çıkardınız
Ben şiirin kendisiyim!
Her hüznün yankısında beni okuyorsunuz
Her melodramda beni dinliyor
Her terkedilişte bana uğruyorsunuz
Ben hüznün en yenisiyim!
Bilinmez ufuklara yelken açan bir ticaret gemisiyim
Rotası şaşmış bir dümenin en tecrübesiz kaptanı
İskeleyle sancak karışımı ya da bu ikisini birbirinden ayırt edemeyen
Bulunmayı ve bilinmeyi de hiç arzu etmeyen…

Ben hüznün aort damarıyım!
Daha kaç kez patlayacağım bilemem ama
Sağlıklı olmaya da tahammülü yok bedencağzımın
Hastalıklara birer birer merhaba dedikçe nasıl uyum sağlıyorum onlarla bir bilseniz
Bana evreni ve hakikatleri nasıl unutturuşunu mesela
Ben çatışmayı severim, arka planda savaşmayı değil
Ön cephem her daim hazırlıklıdır buna
Düşmanı püskürtürüm!
Ölürüm, dirilirim, bir daha ölürüm ve bir daha ölmem
Ben ölümün ta kendisiyim!
Ölüm izin alırken benden yeniden dirilmem için
Tekrar ölmeyeceğimden korkuyor
Hangi ölümün kıyısı bu bilmem de
Dirilmeyi avutan da benim!
Güvenini boşa çıkardıkça korkar oldu hayat
Ben nefsime alet olmadıkça kustu cerahatını
Bana sordunuz mu peki siz hiç nefse neden uyulur ya da nefis nasıl uyutulur?

Herkes kendi günahını kendisi yaratır
İşitmediyseniz anlatayım:
Bakın küçük şeytanlar ve büyük şeytan sevicileri
Adem olmak her kula nasip olmayacağına
Herkeste vadedilene ulaşmayacağına göre
Aramızda kura ile seçmedik mi hangi günah senin, hangisi onun, hangisi benim olacak diye?
Hatırlamayan için son ipucunu da vereyim:
O caniliği
Sen hainliği
Bense ismi cismi belirsiz bu adam farkındalığı seçtik ya
Şehveti birileri, hırsızlığı başkaları, dedikoduyu da biraz biraz hepimiz paylaştık ya
Günahlar dağıtılınca kavga edip kapıştık ya…
İşten ben o farkındalığın esiriyim!
Hüznün tesiri arttıkça bilin ki bu evham yığını üzerime kamyon boşaltıyor
Güneş bana mercek tutuyor, ay dünyanın uydusu olmaktan vazgeçiyor
Mevsimler katılaşıyor, yazın donma noktası, kışın sıcak rüzgarlar..
Yeniden donuyor Antarktika ya da Grönland
Umurumda mı, sanmıyorum..
İşte o da hüznümden kaynaklanıyor
Ben mevsimlerin sahibiyim!
Deliliğim hangi mevsimi isterse onu yaşarım çünkü ben
Karadeniz’den dalıp Süveyş Kanalı’ndan gözükür
Bakırcılar çarşısında tepsilere desen olarak işlenirim
Çobanlık yaptığımda oldu çilek topladığımda
Ne kutup ayılarıyla yağlı somonlar yakalamak
Ne aslanlarla pusu kurup bir ceylanı avlamak
Ne de bir kartal yavrusunu ağzımla beslemek
Mutlu etmedi beni

Ben bir şeylerin sahibi oldukça günahta korktu benden
O bana üşüşmedikçe ben daha çok kazandım
Yine nefis demeyin bana
Ben diktatörüm!
Bir nefis hesabına vazgeçer miyim diktatörlüğümden!
Bu his benim, bu beyin benim, bu uzuv benim!
Hüznüme alet olmuş nefis ne yaptırabilir ki bana?
Bir hissin yarattığı bu hissizlik benim!
Doruk noktasında yaşadığım empatimin ağırına giden bu hissizlik..
Farkındasızlığı özledim mi peki?
İkisini birbirinden ayırt edecek kadar fikrim yok bu sorunun cevabına

Seni daha çok hissedememişken, bu acıyan beden benim
Tadını alamamışken gençliğimin, bu yorgun beden benim
İsrail öldürdükçe içimdeki çocuğu, bu yaşlanan beden benim!
Gülmemi veya ağlamamı beklemeyin benden
Acıktığımda sakin kalmamayı hem de hiç!
Kavgadan sonra barışıp her şeyi unutamam onlar gibi
Şarkılar söyleyemem düşler içinde
Çikolatayı sevemem, patates kızartması yiyemem
Top görürsem elinizde, patlatırım bakın ha!
El öpüp harçlık almak mı o da neyin nesiymiş?
Oyuncak dedikleri şey kapitalizm üretimiymiş!
Anne, baba ya da bir aile olmak ne demek bunlar, pek emin değilim de
Ben bir çocuk da değilim!
Yaşamıyorum yani...
Bundan gerçekten eminim işte...

Ömer Çavuşoğlu 2
Kayıt Tarihi : 12.8.2025 15:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!