Gel ey sükûtun ince şerbetinden,
Seyr eyle aşkı, nazar et derinden.
Bir levha-i aşkı aç, bak gözümde,
Ebr-i hüzünden düşen harflerimle.
İnce bir sızıdır kalpteki sevda,
Sükûtun dilinde aşka feryâda.
Her damla zamanın sesidir ey yâr,
Kalpte bin hicran, yâre bin pâyân var.
Nazlı bir gül gibi açsam elleri,
Gözlerin okşar her hüznün perdesi.
Bu akşamın hâlâ hüsranı derin,
Kalbimle ömrüm sana bir nazlı kemân.
Kayıt Tarihi : 27.5.2025 11:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sükût : Suskunluk, sessizlik. ince şerbet : Burada, ince ve tatlı bir içecek gibi, zarif ve ruhu besleyen bir suskunluk seyr eyle : Seyretmek, izlemek. nazar et : Bakmak, dikkatle göz atmak. levha-i aşk : "Levha" (tahta, pano) + "aşk", burada aşkın resmi, aşkın manzarası gibi. Yani "aşk levhası". ebr-i hüzün : "Ebr" bulut demek, "ebr-i hüzün" ise "hüzün bulutu" Harflerimle : Yazılı kelimeler, sözler; "harf" burada mecazen kalpteki hislerin sembolü. Nazlı : Naz yapan, cilveli, alımlı. Feryâd : Yüksek sesle içli ve acıklı bir şekilde bağırma, haykırma. Hicran : Ayrılık acısı, hasret, özlem. Pâyân : Son, nihayet, bitiş. nazlı kemân : "Nazlı" cilveli, "kemân" ise keman, burada kalbin içli ve duygulu sesi gibi
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!