Dik bir yamacı çıkarken
Kesiliverdi ineğin sütü
İnek inek olduğu için değil
Sağa çak pozisyon
Bulamadı patronlar
Darısı başına bütün üretenlerin
Hani hep kızardın
Gök gürlemesine
Yağmura
bulutlara
Kızardın simsiyah bulutların savaşlarına
Sahte dostlara
Bildiklerinizin sizi özgürleştireceğini düşünürsünüz
oysa bildiklerimizin kölesi oluruz
Hüseyin özdemir
Zilzurna sarhoş nisan bulutları
Sözünü tut gel artık diyorum
Bir damla yaş
Çam yeşili gözlerinde
Acı mı sevinç mi? Bilmiyorum
Zil zurna sarhoş nisan bulutları
Deniz uzaklarında gözbebeklerimizin
Yarından beklentisi yok
Ve yanmış bir ateş gibi
küllenmiş düşüncelerimiz
Kaç yarın daha bekleyeceğiz belli değil
Hasretlik dersen yağmur güvercini
Yalnızlığın ışıkları hala yanıyor
Yaprakları dökülmüş ağaçlar arasında
Alıp götürsem kendimi
Bir biriyle konuşan yıldızlara
Kaç milyon kez ölümü gördünüz
Gözlerinde batan gemilerin güvertelerinde
Asla çiçek ekmeyeceğim
Mezar üstlerine
Ölüm çiçek değil ki
Mezar sa saksı
Kapkara bir yok oluş
Kara toprağın bağrında
Bir balıkcı ağının ellerinde
Henüz var olmamışlıktan yeni çıktığı bir zaman
Uzaklaştıkça yakınlaşmaya başladığım
Bir çınar ağacı ağaç olalı bin yıl bile dolmadı
Bir kaplumbağa iki ömür geçti yok olalı
Hangi zaman ne olacaksa yeniden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!