Canım kızım
kıvır, kıvır saçlı
Kara üzüm gözlü
minnacık zarif kelebeğim benim.
Sen benim
İnsanın bir bekleyeni olmalı
hayatta bazen de,
bir merak edeni,
akşamları kapıdan girince eve,
boynuna atılacak biri,
bir de öpücük kondurmalı
Ben bir dolu şeylere
Şiir yazmaya çalıştım.
Bazen Kalbimi hızlı çarptıran kadınlara dair,
Bazen ilkbahara, sonbahara,
Ağaca, kuşa, yaprağa kedere, sevince
Yani hayata dair kısaca.
Bilirsiniz aslında tüm boşlukların
zamanla nasıl da dolduğunu,
yaraların kabuk bağladığını,
yaşamınızla özdeş olmuş sandığınız
o berbat kederin eriyip,
yerini yeni mutluluklara bırakacağını.
Bir derdim var benim belli
hiç farkında olmadan yüzüme işlenmiş hüznümün ince çizgileri
O gördüğünüz çatık kaşlı bakışlarımda
Kim bilir yorgun gönlümden gelen nice sızıların gölgesi var
Kahkahalarla gülsem bile çoğu zaman
hüzün sinmiş bir kere sinsice o gülmelerimin içine bile
İnsanın saçı sakalı
boşuna ağarmamalı hayatta
eskitilen yılların
bir anlamı olmalı.
Yaşanılanların,
Hadi gel felekten bir gün çalalım seninle bu gün
Şöyle adalara doğru yada daha yükseklere
Yakacık’tan bir köşeye oturalım istersen
İstanbul’a bakıp, bakıp uzaklardan
Batan güne karşı
Hüzünlenelim biraz.
Hasret olmak ne güzel,
özlem duymak delice.
Tıpkı;
anneni,babanı, kardeşini,
memleketini,
çok sevdiğin bir arkadaşını
Ben uzak olmayı hiç sevmedim
yerimden, yurdumdan.
Hiç sevemedim seyahatleri,
kısacık ayrılışlarda olsa
Hep hüzün doldu içime
bir uçakta küçülürken,
Yıllar geçiyor, değişmiyor ülkemiz
Utançlarımız sürüyor
Dün Sivas’ta yakılanların yangını
Yüreğimizde küllenmezken
Bu gün başka acılar, başka yangınlar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!