Gönül bahçendeki gülleri senin için derlerim
Yitip giden bu akşamda hasretini dindiririm
Bu sevda selinde seninle ummana giderim
Dilim değil ama gözlerim sevdiğini söylesin.
Ben sana gül demedim hiç güller içerisinde
Gönül bahçendeki gülleri senin için derlerim
Yitip giden bu akşamda hasretini dindiririm
Bu sevda selinde seninle ummana giderim
Dilim değil ama gözlerim sevdiğini söylesin.
Ben sana gül demedim hiç güller içerisinde
Seni düşünüyorum
Odamda duvarlara bakarak.
Boşluğa bakan gözlerim meleğimi bulacak diye.
Mutluluklar hakkı iken;
Hüzün neden kapısından ayrılmaz diye,
Düşünüyorum;
Bir bardak ve içinde çay,
Koydular önüme, siyahtı çay
Göğe baktım göründü ay,
Kalemim ok olmuş, bense yay.
İçince bir yudum çaydan,
Merhabalar sevgili dostlarım. Sıcaklar alabildiğine insanı sıkıntıya sokmadı. Benim gibi yaşı elliyi geçenleri, hele bir de kalp ya da tansiyon sorunu varsa artık sormayın gitsin, güneş mi sizinle, siz mi güneşle uğraşırsınız bilemem. Benim için büyük bir sıkıntı güneş ile uğraşması vesselam.
Geçen gün rahatsızlandım. Yeşilyurt Devlet Hastanesi bana altı yüz metre mesafede olduğu için yürüyerek gittim. Sabah saat 10.30 olmasına karşın öyle bir sıcak vardı ki, elimdeki su şişesinden iki defa birkaç yudum su almak zorunda kaldım. Bayanları, erkekleri, çocukları gördüm. Hele hastanenin yanına vardığımda hastanenin çevresi öyle ilginç bir manzara almış ki, doğrusunu isterseniz hepsi de ülkemin manzarasını aynen yansıtıyordu. Bazı erkeklerin hanımlarına; “ Çocuklara dikkat et, sağa sola kaybolması.” Emrine karşılık, hanımların bitkinlikleri yüzlerinden okunuyor; “evet” dercesine başlarını aşağı yukarı emme basma tulumba gibi salladıklarını gördüm. Yalnız, kadınlar ile erkeklerin bir birlerine karşı hareket tarzları ise ne yazık ki baskı hegemonyasının hastanede de devam ettirmek istemeleri ve bunun açıkça görülmesi. Peki kendisinin görevi ne? Orada karı koca beraber gelmişsiniz, sıra bekliyorsunuz, o halde çocukları aranızda paylaşıp baksanız ya da sırayla denetim altına alsanız olmaz mı? Hayır, olmaz, kadın evde de, dışarıda da, tarlada da hizmet kardır çünkü. Erkek sadece emir verir, emirler yerine getirilir.
Ben bunları düşünürken acilin içine girdim. Kaydımı yaptırıp bir sedyenin üzerinde dinlenmeye başladım. Doktor yanıma geldi gerekli görüşmeyi yaptı ve gitti. Daha sonrası mı, ne olsun dostlar, hastanede iki saat misafir oldum. İki saat sonra yolcu olacaktım. Oturur vaziyette uzandığım sedyeden aynı zamanda yine çevreyi dinlemeye ve izlemeye devam ettim. Öyle ilginç hastalar geliyordu ki, gelenlerin çoğu kırk beş yaş üstü. Hemen hemen çoğunda sıkıntı yalnızlık görünüyordu. Ben de evde yalnız olduğum için hastaneye iki saatliğine gitmemiş miydim?
Haydi dokunu verin şu sazın teline
Durmayın artık sakın
Dokunsanız ya!
Dertli çalacak sanmayın sazı
Anlatacak dert kalmamış artık.
Güne güzel başlamadınız mı bugün
Dağların inilemesini dinlerken,
Sazın teline takıldı düşünceler,
Gül bahçesinde yar beklenirken,
Sazın teline takıldı düşünceler.
Dostun yokluğu ciğeri sızlatır,
Bir gülün renginde aramışsın beni
Kahretmişsin ardımdan hep belli,
Sözlerin sineme saplandı ok gibi,
Yine eleştiride dozu aşmışsın sen!
Kara olduğumu söylemişsin herkese,
Annem Ümmühan DURMUŞ' a ithaf ediyorum.
Bütün bir gece şimşekle yağan yağmurdan,
Sabaha kadar rahatsız oldum, yattım uyumadan
Gündüz olunca öğlene kadar yağan yağmurdan,
Şimdi birkaç bulut kaldı bir de şu gariban
Sancısı girince bacağa davetiyesiz,
Alırım soluğu doğruca hastanede.
Beklerken dostları orada davetiyesiz,
Çıkan yok şimdi karşıma hastanede!
Bir sancı derken, bir ızdırap oldu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!