Bu şehirde ağlamışım
Bunalmışım tetik çekmişler üstüme
Ne ölümü takmışım
Ne de kaçmışım
Direnmişim
Anlıyor musun?
Düşün ki
Dün gece
Terk ettik birbirimizi
Bak gör o zaman
Ne çok seveceksin beni
Sen ey ezberimdeki ses
Gittin ya
Sırtımdaki yosunları yolarak
Bende gittim
Ve sustum binlerce kez
Ben fukarası sevdaların
Ve başrolüyüm yalnızlığın
Kah damla sakızından çıkarım
Beyaz atımla
Kah duygularımın okyanusundan
Aynalara bakakalıyorum bazen
Bazen kayboluyorum kendimde
Çocukluğum geliyor aklıma
Misketlerimi vermemek için
Tutuştuğum kavgalar
Seni seveli
Öyle çocuklaştım ki sorma
Çıt çıtlı ayakkabı giydirdim
Yüreğimin ayaklarına
Üstü kirlenmiş umurumda değil
Bak nasılda döktüm içimi
Öfkeli gözlerin
Hayal rengi gülüşünü hiçe sayarken
Sen senden kurtulmanın
Anlamsız telaşındaydın
Kah beynin firar ediyordu bedeninden
Kah yüreğin ellerinde ağlamaklı
Nasırlaşmış artık,
Kapımın pervazına bıraktığın
Ayak izin.
Kırkı çıkmamış sevdalara,
Yenik düşen sensizliğimle
Tükendim!
Akvaryumdaki balıklar gibiydi
İnsafsız zamanlardan
İnsaf dilenen yüreğim
Ne bir ben vardım akvaryumda
Ne de varlığımdan hoşnuttu diğerleri
Samanlıkta kaybolan
İnce uçlu iğnenin
İpliği deliğinden
Kör gözlerle geçirmek
Bu zamanda
Betimlemeleri çok güzel ve canlı, yaşayan şairden nefes alan şiirler başka söze gerek var mı? :)