Açarken anlamıştım
Mektubunda
Ayrılık anlattığını
Sevgili...
Bir akşam üstü yağmur
Saçlarına şiirler bağlayarak
Geçecek kapımızdan
Fırtınalar esecek üstümüze
Mavi gözlü bir devin
Yalnız gezen çaresizin biriyim
Dokunsalar ağlayacak gibiyim
Susuyorum kime ne söyleyeyim
Dokunsalar ağlayacak gibiyim
Korkuyorum zamansız yalnızlıktan
Aşkın ile yüreğim ateşlere bulandı
Göğün üstünde başım bulutlara dolandı
Avucuma boşaldı tarih kokan istanbul
Seyrinde binbir yürek ara benimkini bul
Masallar ülkesinden geldim bir zamanlar.
Avucumda sevda kırıntıları,
yüreğimde alabildiğine hoyratlık taşıyarak.
Taş duvarları pankartlarla eskimiş
bu sevda ihtiyarı şehirde
bakışlarına yenileceğimi bilmeden geldim.
Satır başlarından
Hüznün ayak izlerini
Silemediğim
Yasak şiirlerle
Başladı bu sevda
Hayalci bir umut var gözlerinde,
Tebessümü hayata taşımışlığın,
Çekme utanmaları üstüne,
Hani o cesaretin nerde?
Düşlerin düşlerin,
Bir adam var
Bazen uzak
Bazen yakında
Bir adam zayıfça
Yanmakta tutuşmakta
Bir sevdayla
Bir dünya varsa eğer ayın yörüngesinde
Bütün insanların anlattığı gibi
Sen ve ben hep dışında kalmışız
Hep eğreti bakışlarda saklamışız cismimizi
Aşk alçaklık demekse yirmi birinci yüzyılda
Yağmur yağıyor!
Ürkek saatlerin,
Ve ciğeri kokuşmuş,
Bu kentin üstüne.
Utanıyor üzerindeki,
Elbisenin ıslanmasıyla,
Betimlemeleri çok güzel ve canlı, yaşayan şairden nefes alan şiirler başka söze gerek var mı? :)