İSTANBUL'DA BİR EVDE
Ne güneş vurur gündüzleri.
Ne ay doğar gecede.
Bu yoksulluk dolu evde
Üç can yaşarız.
RÜZGARI DİNLERKEN
Deli dolu konuşursun
Bana doğruyu söyle
Gözyaşımı toka yapıp
Saçlarıma bağladım
Tilkiler çıkmamıştı inlerinden
Dereceler soguktan patlamıştı
Çünkü donmuştu cıva
Sokak lambaları sönmemişti hala
Geceyle gündüzün buluştuğu noktadaydım
Yola çıktığımda
SAHİPSİZ YALNIZLIK
Tedavisiz bir yalnızlık içinde
Aşk olanaksız bir tutkuydu
Ele geçmezi yakalama çabası
Süresiz, derinliksiz, güvensiz
SAMSUN’DAN GELEN IŞIK
Samsun’dan doğan ışık
Şavkıdı kuzey yıldızlarıyla
Düştü Anadolu’nun ortasına
Tanrılar toprağına
SENDEN SONRA
Ardından ağlamak için
Gözyaşı dilendim düşman kapılarından
Ağlayamadım
Tüketmiş herkes gözyaşlarını
SEVGİ BEKLERKEN
Damarlarında duyar sıcaklığını
Teninde buğusunu
Varlığını hücrelerinde
İpek dantel dövmedir ruhunda
SOKAĞIN SESİYİM
Heceledim caddeleri sokakları okudum
Bitti arka sokaklar
Köprü altları,
Yıldızlarda dolaştım bir zaman
SÖYLE GECE
Her şey yerinde mi gece?
Islak mı sokaklar,sokaklarda kediler?
Kimsesiz çocuklar kaldırımlarda
Ay yerinde mi ya gezegenler?
SUS YÜREĞİM
Sus ey yüreğim, gözyaşım, isyanım sus
Biliyorum ölenlerin çığlığı ağır geldi
Düşleri istekleri ağır geldi gökyüzüne
O yüzden bıraktı onları Cizre sokaklarında
abicim sen iyi ki varsın beeeeeeeeeee...