Çamaşır ipine dizilmiş hayaller
Her biri ıslak bir gözyaşı kadar ağır,
Sabun kokusu sinmiş pamuklu kumaşlar,
Rüzgârla sallanırken fısıldıyorlar
"Biz, terk edilmiş cümlelerin izleriyiz…"
Bir beşikte sallandı ölümle doğum,
Annesinin kolları kırık camdan bir rüya.
Felek, tuzla yaladı dilini;
Hayat, sarkık bir iple tutundu soluk almaya.
Üvey baba, kökleri sevgiye uzanan bir ağaçtı,
Bir sabah vakti, serin bir rüzgâr,
Toprağın bağrında yankılanan dualar.
Kınalı kuzular yürüdü ileri,
“Vatan sağ olsun” dedi analar.
Sorunlar, fırtınadan önce gelen küf kokusu
Burnumda tüten bir pusu.
Rüyalarımda kâbus yetiştiriyorum
Her gece, dikenli bir ormana dönüşüyor zihnim
Bazen oturup saatlerce çabalarsın,
Ter dökersin, yırtınırsın, yolu zorlarsın.
Ama sonuç, bir rüzgârın önünde yaprak gibi
Savrulur gider; emek dediğin, kuru bir yaprak…
Oysa hiç beklemediğin bir gün,
Ansızın kapını çalar başarı.
Lunaparkın paslı çarkları dönerken,
Bir çocuğun kalbi kırıldı
Atlıkarıncanın müziği sustu,
Pamuk şeker eridi avuçlarında,
Gözlerinde asılı kaldı
Bir kehanet kuyusuyum, içimde solmuş yapraklar
Her sarsılışımda, dünler dökülüyor avuçlarına.
Sen, güneş saatinin gölgesi gibisin:
Uzayıp kısalır, ama daima beni vurur.
Yalnızlık, rıhtımda unutulmuş bir martı çığlığı
Kafamda cevapsız sorular
Sordum bir yağmur damlasına
Bir kapının kirişine
Bir tülün rüzgarla buluştuğu yere
Duvarda asılı saatin akrebine
Takvimin üşüyen yapraklarına
ÇIKARDIKLARIMIZIN HİKÂYESİ"
Hayat, eklediklerinle değil,
Çıkardıklarınla dokunmuş bir kumaş
Dallarını budadığın o ağaç gibi,
Yapraksız kalınca anladın ki,
Bir kız çocuğum ben
Büyütebilirsem o kız çocuğunu,
Doktor olmak istiyorum ben töreye inat
Başında duvak olsun istemiyorum
Olmasın gelinlik üzerimde 13 yaşında
Elimde stetoskop olsun istiyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!